Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     664 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Asıl Kahramanlık Âfet Öncesi Yapılacaklardır
Site Editörü

  Sayı: 116 -

İnsanın hayat safhaları genelde bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık olarak belirtilir. Kişinin kemale ermesi için kırklı yaşlar işaret edilir. Efendimiz’e de ilk nüzul kırk yaşında (kamerî ay takvimine göre) gelmişti. Vakitlerden de ikindi vaktinin olgunluk vakti olduğunu söyler büyükler.

Kişinin olgunlaşmasını sağlayan, hem zaman içinde kazandığı tecrübeler hem de aklını kullanmadaki ilerleme ile olayları daha doğru değerlendirmesidir. Bu değerlendirmeler ile daha önce yaptığı hatalar insana komik, bazen de acı gelir. 

Devletlerin ve toplumların da insan hayatına göre daha uzun sürebilecek hayat safhaları vardır,  devlet ve toplumlar da hafıza sahibidir, onlar da olgunlaşırlar. Bu hafıza sayesinde olanlardan ders alıp olaylar tekrar ettiğinde doğru refleksi gösterirler. Bir musibet bin nasihatten yeğdir demişler, başa gelen musibetler bu reflekslerin oluşmasının acı kaynaklarıdır.

Örneğin havacılıkta birçok kural vardır, hattâ bazı kurallar için bu kadar da olmaz, buna ne gerek var, diyebilirsiniz. Ama şu söz sizi durdurur: “havacılıkta her kural kan ile yazılmıştır”. Havacılıkta her kaza çok detaylı incelenir, insan veya makine hatası mı belirlenir, bu hatayı önleyici katı kurallar, kontroller devreye sokulur ki tekrar etmesin.

Ülkemizin de tecrübe ettiği birçok olumsuzluk var, örneğin terör. Bugün terörle mücadelede bizim kadar tecrübeli ve iyi durumda olan kaç ülke daha vardır, bilemiyorum. Ancak bu tecrübeyi edinmek nice canlara, can yanında kıymeti olmasa da çok ciddi bütçelere mal oldu.

Deprem de ülkemizin bir gerçeği, tarih boyunca bu topraklarda hep depremler olmuş. Hayatını depremi tecrübe etmeden geçiren kişi sayısı çok azdır. İnsan her olandan bir anlam ve ders çıkartabilen bir varlık, depremler ve sonrasında yaşananlardan da hep ders çıkartılıyor ancak genelde büyük depremlerin oluşma periyodu insan hayatına göre daha uzun zamanlarda olduğu için bu âfetlerden ders almamız diğer kaza ve âfetlere göre daha zor oluyor.

Ülke olarak can kaybının olduğu her deprem sonrasında yerleşim yeri seçimi ve inşaat yapımı ile ilgili kanunlarda iyileştirmeler yapmışız veya yenilerini hazırlamışız. Kanun olarak günümüzde çok eksiğimiz olduğu söylenemez ancak burada iki sorun karşımıza çıkıyor, biri yazılı kanunlara uyumda yaşanan sorunlar, diğeri toplum olarak bu kanunlara alışma süremizin uzun olması.

Hatırlayın, yaya geçitlerinde önceliğin yayada olması kanunu yürürlüğe girdikten sonra birçok görüntüye şahit olduk, yaya geçidinde bir yaya geçmeyi bekliyor, onlarca araç durmadan geçiyor, hızları da az değil, bir tane araç yayaların geçmesi için duruyor, arkasından birkaç araç duran araca çarpıyor ve zincirleme kaza oluyor. Bu görüntüler yurdumdan medeniyet manzaraları diye yayınlanmıştı. Evet, yazılı kanun var ama hem uygulama ve denetlemede hem de toplumun bu kanuna alışmasında sorun var. Depreme dayanıklı inşaatlar konusunda da kanunlarımızın oldukça yeterli olduğu hattâ dünyada bu konuda en katı kanunlara sahip birkaç ülkeden biri olduğumuz söyleniyor. Önemli olan bu kanunlara uyulması ve bu uyumun denetlenmesi. Denetleme ve cezaî müeyyide olmadan kanunların tam olarak uygulanması mümkün değil. Yurt dışında kırmızı ışığı otuz metre öteden görünce duran ama memlekete gelince nasıl olsa af gelir, başkaları durmuyor ben neden durayım diyen vatandaşın davranışındaki farklılık yurt dışında cezanın çok yüksek olması ve af çıkmayacağından emin olunmasıdır. 

Yaşadığımız deprem felâketlerinden tahminlerin ötesinde bir alan ve nüfus etkilendi, Allah vefat edenlere rahmet eylesin, kalanlara sabır versin. Allah bizleri böyle âfetlerden muhafaza etsin. Devlet büyüklerinin de söylediği gibi ilk gün alanın büyüklüğünden yardımların organizasyonunda sorunlar yaşandı, sonraki günlerde ise hem devlet hem millet olarak büyük bir dayanışma ile hareket edildi, edilmeye devam ediliyor. Bu elbette bir kahramanlık örneğidir. Ancak bu başarıyı gölgelemeden, şunu da unutmamamız gerek, asıl görülmeyen kahramanlık âfet öncesi yapılacaklardır. İki öğrenci düşünün, birisi sınavlar için düzenli çalışıyor, günlük programı dâhilinde ders de yapıyor, oyun da oynuyor, sınav gecesi normalden bir tık fazla çalışıp yatıyor. Diğer öğrenci sınava kadar defter kitap açmıyor ama sınav gecesi uyumadan sabaha kadar ders çalışıyor. İkinci öğrenciyi gören annesi, ah yavrum sabaha kadar çalıştı deyip onu kahraman olarak görebilir ama bu hareketi doğru olanın bu olduğunu göstermez. Doğru olan ilk öğrencinin yaptığıdır.

Deprem konusunda da asıl kahramanlık, kahramanlığa ihtiyaç duyulmayacak ortamın sağlanmasıdır. Bu konuda sadece devlete değil belki de devletten daha çok millete görev düşüyor.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Tevhid yoksa huzur da yok... - Sayı 122
Anlam peşinde... - Sayı 121
Zor zamanların cesur sesi... - Sayı 120
Sosyal medyanın gücü... - Sayı 119
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Eline, canına, yüreğine sağlık olsun hocam. Allah razı olsun Bu güzel için teşekkürler.... osman eroğlu

 Şiirin bestesini firdevs altındaş yaptı ve kendisi okuyor. Sevgiler...... Dilara

 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Kaleme yemin
Tevhid yoksa huzur da yok
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Ah
Eşek ve deve


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14723997
 Bugün : 319
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 634760
 Bugün : 13
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 53
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim