Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     312 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Musikî Ötesi Haz
Ekrem Yılmaz

  Sayı: 117 -

Müziğin dili beynelmilel diyorlar. Elbette!.. Ne şüphe? Zira kuş her dilde:

-Cik cik, diye ötmüyor mu? Deniz her dilde aynı kükremiyor, gök her dilde aynı gürlemiyor mu?

Bir neyzenden dinledim:

-Musikî kelimelere sığmayan mânâların, duyguların dili ve anlatımıdır. Diyordu.

Musikînin her atomunda aşk olmalı. Bu terennümün dili, aleti değil mi? Nasıl şiir sanatın, edebiyatın zirvesi ise, musikî de hazzın zirvesidir herhalde. Şairler sultanı, şiir: “Allah’ı aramaktır” diyor. Musikî de hazda eriyişin, aşkın ürettiği şiirle ulaşılan icra olsa gerek.

Musik’i; ses, nağme, nota, beste… Duyguların nağmelerle anlatımı… Bu ses ve nağme neyin sesi ve nağmesi? Önemli olmalı… Hepsi müspet mi? Herhalde önemli olmalı: Güzel sesle okunması tavsiye edilen Kitap var. Ve o Kitab’ın en çirkin ses olarak tanımladığı duyulan şey var. Nefs ve şehvetin tercümanı olan o çirkin ses: Eşek sesi… Şimdi musikî haram mı helal mi? Bıçak kullanmak haram mı helal mi diye cevaplayabiliriz.

Kâinatta ne sesler var, ne cümbüşler, ne nağmeler! Acaba bir tomurcuğun çiçeğe dönüşmesinin, yalnızlığın, sessizliğin, karanlığın, kokunun, renklerin, bir yetimin hıçkırıklarının da notası var mı? Veya olmadığını kim iddia edebilir! “Sessizliği dinliyorum” diyen edip yanılıyor mu? “Sensizliği dinliyorum” diyen aşıka ne demeli?

Ses ve müzikle ilgili hocam Ali Erdal’ın hikâyelerinde çok orijinal tespitleri var. Aktarmak istiyorum. “Ayakta Bekleyelim” hikâyesinde diyor ki: “Bir müziğin son notaları halinde bitti konuşması…”

“Çıt çıkmayan sınıfta ayak sesleri konseri…” Demek ki, bir konuşma bir melodi olabiliyor ve nelerle konser verilebiliyormuş.

Anadolu Deyince eserinin “Teşhis” adlı hikayesinde, büyük bestekârı; “Göklerin gürlemesinden, …, denizin homurtusundan mânâlar çıkarmaya çabalıyor” diye anlatıyor eşi…

Devam ediyor: “… Kibrit sesine tahammül edemeyeceğini anladı.

Denizin homurtusunu dinliyor ve gök gürültüsünün katılma anını kolluyor. Üstün bir besteyi başarılı icracılardan dinliyor sanki.

Yakın zamanda seslerden mânâlar çıkarmaya başladı. Çatal kaşık seslerinden, yemek yiyenlerin düşüncelerini anlamak, ayak seslerinden görmediği insanların kişiliklerini bilmek… Kapı zilinin çalınışından gelenlerin maksadını anlamak gibi. Bir keresinde bir misafirimize, yalan söylüyorsun, diye çıkıştı. Yalan söylediği sonradan ortaya çıktı. Bunları sözlerden ve onların mânâlarından değil, SESLERİN TAHLİLİNDEN anlıyordu. Buna “ses ötesi” diyordu. Her sesin, duygularının dışında, onun tabiriyle “ötesinde” bir manâsı var. Görülenin ötesinin birtakım aletlerle bilinmesinin mümkün olması gibi…

Birgün, sükûtun bile sesi var demişti. Birgün evde… Radyoda bir eseri çalınıyor. Bir notalık bir yanlış söyledi sanatçı… Düştü bayıldı. Beste yapmak kim, ben kim? Elimden gelse bütün eserlerimi imha etmek istiyorum, diye söylüyordu. Birgün, eroin krizi gibi bir hâl içinde, çığlık çığlığa ‘seslerin ideal terkibi neredesin! Neredesin ey üstün beste!’ diye haykırdı.”

Teşhis (yazarın teşhisi):

“Büyük sanatkâr o adam, herkesin muhtaç olduğu sesi arıyor. Güzel seslerden, Allah’ın Kelâmı’nı duymaya muhtaç!.. Şifası o… İnsanlığın şifası o… Ne mutlu o sanatkâra ki: Hakikât onun üzerinde tecelli ediyor.”

Mukaddes hayatta bir meşk sahnesi hatırlıyor muyuz? Hayır. Meşk sahnesi değil ama musikînin geçtiği iki sahne hatırlıyoruz: İlki, Risâlet öncesi: Allah Resûlü müzik icra edilen bir yere rastlıyor, sesleri duyuyor, dinlemeye başlarken daha uykuya dalıyor. Dinlemek nasip olmuyor. İkincisi Risâlet devresinde; bir topluluk eğleniyor, def çalıp, nağme ediyorlar. Aişe Anamız Allah Resûlü’nün omuzlarına yaslanarak seyrediyor ve bu icraya mâni olmuyorlar.

Ahiret hayatında; Cennet tasvirlerinin hiçbir yerinde bir meşk sahnesi resmedilmiyor. Haberi verilmiyor. Orada haz yok mu? Orada hazzın zirvesinin olduğu bildiriliyor oysa. Acaba nasıl ve ne? Görenler bilecek! Bize ulaşan şu ki: Allahu Zülcelâl’in bizzat “sözlü selâmı var orada müminlere”… O hazzı kim tasvir edebilir? Dinleyenler nasıl kendinden geçer; ona hayal yetişebilir mi? “Keşke bu an hiç bitmese!” diyecekleri bildiriliyor: Ruyetullah… En üstün haz: “Sözlü selâm Rabbilaleminden.”

Haz neyin hazzı? Denî mi ulvî mi?

Musikî her yerde: Bir yaprak hışırtısı, rüzgâr fısıltısı, bir bülbül şakısı, bir deniz kükremesi, bir dalga tokadı sahile, bir kapı gıcırtısı… Ses, nağme kulağı olana her yerde, her an… Mânâları kimlere malûm? Bilene ve hissedebilene muhakkak!

Bir velinin def dinletisindeki tuttuğu ritimlerde, ortamda bulunanlar: bir an gülüyorlar; ritimler değiştikçe ağlıyorlar, uykuya dalıyorlar, bir başka anda üstünü başını paralıyorlar.

Bir başka sahne: Muhammed Masum Hazretleri bir gece evinin damına çıkıyor. Uzaklardan bir nağme duyuyor. O kadar etkileniyor ki, kendinden geçiyor ve damdan düşüyor. Alıyorlar içeri baygın vaziyette ve ancak bir şeyler yedirilerek kendisine getirilebiliyor. Tesiri anlayabiliyor muyuz? Musikînin nüfuzunu…

Musikî bir silâh da olabiliyormuş. Görünmez mermileriyle gönülleri hedef alıyor, vuruyor ve avlıyor. Kimi iflah oluyor, kimi de o hazda tükenip gidiyor, eriyor, bitiyor. Evet, musikî haz… Musikî ve nağmeler aşkın dili, kelimelerle anlatılamayan mânâların terennümü… Amma ötesi de varmış: Haz ötesi… Kelimeler dize gelsin!

Ulaşanlara ne mutlu. Ve ulaşacaklara…

Selâmün kavlem mir Rabbir Rahîm


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ekrem Yılmaz    22.08.2023
Yorum : Teşekkür ederim değerli dostum Faruk. İlginiz bizi sevindiriyor.




Ekleyen : Faruk aktı    18.08.2023
Yorum : Kalemine yüreğine sağlık arkadaşım. Selam ve muhabbetle





 
Kalem-kılıç... - Sayı 118
Türkiye’nin manzarası... - Sayı 118
Tatlı Sızı... - Sayı 117
Aç Kapıyı -Yankı-... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (119):
Dünyanın gözü önünde işlenen bu kaynağı da gayrımeşru vahşet; ve suçlusu Yahudi, yardakçıları ve Siyonizm

Son Eklenen Yorumlardan
 Kıymetli İlkay hocam, metnimi ince ince lezzetlendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Kaleminiz var ... fatma pekşen

 Teşekkür ederim değerli dostum Faruk.İlginiz bizi sevindiriyor.... Ekrem Yılmaz

 Kalemine yüreğine sağlık arkadaşım. Selam ve muhabbetle... Faruk aktı

 Böylesi bir eser hiç yorum almamış hayret ki hayretttttttt nasıl olur anlamıyorum ....Etkili anlatım... yasemin olgaçay

 Mükemmel bir yazı. Yüreğinize sağlık. ... Beyza Şen


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tek dünya devleti
Toplulukları idare etme hakkı kimin?
İslâm ve Devlet
Adâlet mülkün temeldir
Caretta carettaydı adı


Ali Erdal - Toplulukları idare e...
Ali Erdal - Olayların akışı her ...
Ali Erdal - Dünya kralı
Kadir Bayrak - Devletimiz daim olsu...
Bedran Yoldaş - Sallandı yer ve gök
Ekrem Yılmaz - Türkiye’nin manzaras...
Ekrem Yılmaz - Kalem-kılıç
Dergi Editörü - Tek dünya devleti
Site Editörü - Adâlet mülkün temeld...
Acıyorum - Kalem-Kılıç
Necip Fazıl - İslâm ve Devlet
Necip Fazıl - İç ve dış düşman – Y...
Necdet Uçak - Osman Gazinin bey se...
Necdet Uçak - Dünya
Kardelen Dergisi - Gelecek Sayı Konusu
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Penceresiz kalanlara
M. Nihat Malkoç - Herkes tarafından se...
Hızır İrfan Önder - Beni kalbine göm
Zaimoğlu - Devlet fikri
Zaimoğlu - İşte söz
Ayhan Aslan - Pencere
Mehmet Balcı - Olmuş
Mehmet Balcı - Daha güzelsin
Hikmet Öztürk - ”Dünyanın en tatlı ş...
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Av. Mustafa Büyükgüner - Ehl-i kubur
Halis Arlıoğlu - Niçin düşmanlar
Murat Yaramaz - 1915
Murat Yaramaz - Kısmet
Mahmut Topbaşlı - Zaman duaya durdu
Cemal Karsavan - Arzu denizinde fırtı...
İlkay Coşkun - ”Ateş Bandosu” Musta...
Özkan Aydoğan - Caretta carettaydı a...
İlknur Eskioğlu - Hazır mıyız?
Selahaddin Yıldız - Şehid
Fatma Özger Bilgiç - Ayşe’m umursamaz
Deniz Sarıtop - Bana selâm olsun
Emine Öztürk - Yumurta
Mustafa Makas - Devlet
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 12505221
 Bugün : 2178
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 593531
 Bugün : 32
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 53
 118. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 18 Kasım 2023
Künye | Abonelik | İletişim