Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     883 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Tas tarak
Zafer Nefer

  Sayı: 119 -

Tas, içine sulu şeyler konulan, bir tabanı olan yarımküre biçiminde, metal kap… Tas, bir tasın alacağı kadar olan miktar… Tarak, kaşağı, fırça,  ibrik, tepelik, sorguç, tepe kısmı… Tarak, saç taramakta kullanılan, sakalın, hayvan tüylerinin kırışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç… Tarak, bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu tarak biçiminde olan araç, tırmık… Tarak, dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçimindeki araç… Tarak, bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik… Tarak, insanda ayağın yüksek olan üst bölümü… Tarak, suda yaşayan hayvanlardaki solungaç… Tarak, yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (pecten)… Kaşağı, atların kıllarını temizlemek için kullanılan, saçtan yapılmış, dişli araç, at tarağı… Kaşağı, insanın kendi sırtını kaşıyabilmesi için yapılmış, uzun saplı, ucu kaşık ya da el biçiminde, tırtıklı araç, kaşıma tarağı… Tas tarak… Ekmek teknesi… Takım taklavat (araç gereçlerin tamamı)… Takım edevat (araç, gereç)… Kolunda altın bilezik… İşin aslı, bir kimsenin nereye giderse gitsin, geçimini sağlayacak bir mesleğinin olması; tas tarakla, ekmek teknesiyle, kolunda altın bilezik olmasıyla mümkün… Günümüzde ifade edildiği şekliyle kariyer diye allayıp pulladığımız iş geçmişimizin halk dilindeki karşılığı olabilir mi, tas tarak? Tas tarak, kimi için ‘bir tornavida bir pense bir keser’… Kimi için bir sopa, bir değnek…  Kimi için ağzın laf yaptığı bir dil… Kimi için bir kalem… Kimi için iş yapabilmeye yarayan bir aparat, şu bu o… Kimi için sadece akıl-kalp terazisi… Mesele tas tarak meselesi, tası tarağı toplayıp sıvışma işi değil… 

Tas tarak toplanırsa, bir adım sonrası kel başa şimşir tarak… Tası tarağı toplamak, bütün eşyasını toplayarak gitmeye hazırlanmak, pılısını pırtısını toplamak… İpe un sermek… İpe un serince bir insan; bir isteği yerine getirmez, bir işi yapmamak için geçersiz nedenler, engeller bulur her zaman… Tası tarağı toplamak ile ilgili iki farklı hikâye… Bir zamanlar seyyar berberlerin çalışması yasak imiş… Belediye zabıtasını gören bir berber sürekli kaçarmış… Zabıtaya yakalanmak korkusuyla berber, tası ve tarağı toplayıp iş yaptığı mekândan uzaklaşırmış… İkinci hikâye daha da ilginç… Vaktiyle, Bağdat’ta ‘Abbas’ adında meşhur bir dilenci yaşamış… Dilenci Abbas, dilencilik yaparak çok zengin olmuş…  Dilenci Abbas’ı tanımayan yokmuş… Bir gün, yeni ve acemi bir dilenci, Dilenci Abbas’tan yaptığı işin sırrını öğrenmeye karar vermiş… Dilenci Abbas’ı hamamda yıkanırken yakalamış, kurna başında yanına yaklaşmış; “Bendeniz dilenciliğe yeni başladım… Bana dilencilik yaparak nasıl zengin olunacağının sırrını söyler misiniz?” diye sormuş… Dilenci Abbas, acemi dilenciyi baştan aşağı süzüp; “Dilenciliğin üç kuralı var. Birinci kural, her nerede olursa olsun ısrarla istemelisin. İkinci kural, her kim olursa olsun ısrarla istemelisin. Üçüncü kural, her ne olursa olsun ısrarla istemelisin.” demiş… Acemi dilenci, duyduğu kuralları hemen uygulamış… Dilenci Abbas'ın elini öpmüş; “Ben fakirim, bir şeyler ver bana?” demiş… Dilenci Abbas şaşırmış, kendisinin de bir dilenci olduğunu hatırlatmış… Acemi dilenci, ona ikinci kuralı hatırlatmış, herkesten isteyebileceğini söylemiş… Dilenci Abbas, pes etmiş, verecek bir şey bulamamış; “Kurna başında yıkanırken sana ne verebilirim be adam? Elbisem dışarıda, paralarım evde. İşte ortada bir tasım, bir tarağım var!” demiş… Acemi dilenci, ona üçüncü kuralı hatırlatmış; “Her ne olursa olsun razıyım, tasını tarağını isterim.” demiş…  Dilenci Abbas'ın dili tutulmuş, tasını tarağını alıp hamamdan çıkıp gitmiş… O günden sonra Dilenci Abbas, dilenciliğe tövbe etmiş… Dilenci Abbas, artık neden dilenmediğini soranlara; “Tası tarağı topladık.” demiş…

Tas tarak elden gidince ya da tası tarağı kaptırınca dükkânı kapatmaktan başka çare kalmaz… Aynı tastan çorba içebilmek, tas varsa mümkün… Saçı tarayabilmek, tarak varsa mümkün… “Köpek bile yemek yediği tasa (kaba) pislemez.” (Atasözü)… Bir İnsanın geçimini kazandığı, ekmeğini sağladığı yere saygılı olması gerekir elbette… Tas tarak, böylesine önemli… İşimiz, aşımız bu… Hiçbir engele geçit vermemeli insan… ‘Aynı hamam, aynı tas’ söylemi de, tastan taraktan vazgeçmenin bahanesi olmamalı… Tas tarak olmalı ki, elimiz kuvvetli olsun, gözümüz pek olsun, tuzumuz kuru olsun… Katığımız tasta, başımız yastıkta, saçımız tarakta oldukça; tasaya (acıya, eleme, gama, hüzne, ıstıraba, sıkıntıya, derde, kaygıya, kedere) yer yok…

Kim tası tarağı toplamalı? Koltuğuna yapışıp oturan, kendisinden sonrakine bayrağı teslim etmeyen… Çevresine sıkıntı veren… Dili zehir saçan…  Alaycı ve iğneleyici dil kullanan… Düşüncesizce davranan… Seviyesizce davranan… Kendisinden başkasını umursamayan… Kendini erişilmez gören… Mütevazıymış gibi kendini öven… Düşüncelerini başkalarına dayatan… İnsanlardan nefret eden… Çok konuşan… Kimseye söz hakkı vermeyen… Kendini daima merkezde gören… Sözüne sahip olamayan, söylediğine sahip çıkamayan, yüksek sesle düşünüp rastgele konuşan ve sözün çıktığı ve geldiği yeri bilemeyen… İletişimde teknolojiyi doğru ve iyi kullanamayan… Etkili iletişim için etkin dinleyici olamayan, ön yargısız olamayan, açık/net ve anlaşılır olamayan, beden dilini iyi kullanamayan, ses tonunu iyi ayarlayamayan, arkadaş canlısı olamayan, eleştiriye açık olamayan, etkili ve doğru soruları soramayan, empati/duygudaşlık yapamayan, kelimeleri doğru seçemeyen… Algılama-anlama-iletişim engelli olan… Tası tarağı toplayıp topuklaması gerekenlerden kurtulmak gerek… Toplumun her bir bireyinin tasının tarağının olması için… Böylesi bir toplumda, tası tarağı olmasa bir insan, tırnaklarını tarak, aklını ve gönlünü tas yaparak, ekmeğini taştan çıkarır…

Tası tarağı olan, çöreği bütün olandır… Hep birlikte işleyen bir çark olmanın derdiyle hemhâl olalım ki, tastamam olabilelim… Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı olsun ki, tastamam olabilelim… Bir tarafımız noksan olsun ki, birlik ve beraberlikle tastamam olabilelim… Yarım olalım ki, diğer yarımızla tastamam olabilelim… Hülasa, tası tarağı olan; millî ve öz değerlerimiz ile donanımlı olan olmalı ki, dürüst ve güvenilir insan olmalı ki, herkesin de işi aşı bütün olabilsin… Birbirimize her daim söylememiz gereken ve hatırımızdan hiç çıkmaması gereken sözün özü: Tasını tarağını bırakma… “Eline, beline, diline sahip ol. Aşına, eşine, işine sahip çık.  Ayıpları ört, sırları tut, öfkeni de yut.” (Hacı Bektaş-ı Veli)… Bu; huzurun, refahın, var olmanın, kendimiz olmanın, kendimize egemen olmanın yegâne yolu… Bu, tası tarağı bırakmamanın sihirli formülü… Selâm, sevgi ve saygılarımla.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Tas tarak... - Sayı 119
Mühür; iyi günlerde kulla... - Sayı 106
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15274159
 Bugün : 4246
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647151
 Bugün : 588
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim