Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     350 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Yaşanan pişmanlık
Yaşar Akyay

  Sayı: 123 -

Mahlûkatın en şereflisi ve varlıkların halifesi olabilecek formatta yaratılan insan, ya hayatın hakikatini anlayıp güzel şeyler yaparak arzu edilen kıvama gelip, toplumun yararını gözeten diğerkâm bir insan, yaratanın hukukunu gözeterek de şükreden bir kul olur. Ya da hak ve hakikatten uzak bir hayat yaşayarak toplumun değil şahsının, Rabbinin değil nefsinin arzularına uyarak pek çok hatalı ve yanlış şeyler yapabilir.

Şahsının menfaatini, nefsinin arzularını esas alan bir kimse, sorumlu olduğu hayat imtihanından habersiz olması nedeniyle, verilen hayat sermayesi ile ebedî bir mutluluk yurdunu inşa etmek yerine, bu sermayeyi ayrılıp gideceği dünyevî hazlar için harcayıp tüketebilir. Böyle bir hayat anlayışı ile hareket eden kimse, hem dünyanın mutluluk ve huzurundan mahrum kalır hem de ebedî mutluluk yurdunu kaybeder.

Hayatın hakikatini anlayıp, imtihanın sırrını çözüp, kulluğunu idrak edip, istikamet üzere yaşayarak topluma yararlı olabilen talihli insanlar hariç olmak üzere, bu yazımızda şahsının menfaatlerini, nefsinin isteklerini tercih eden anlayışa sahip olan insanların yaşayabileceği pişmanlıkları kişisel itiraflar şeklinde örnekler vererek değerlendirmeye çalışalım.

Aldığım meyve ve sebzeler için manava, diğer gıda maddeleri için markete, sunulan ikramlar karşılığında restorana bedel ödediğim halde, saydığımız bütün bu gıdaları: Güneşi ve ayı, havayı ve rüzgârı, bulutu ve yağmuru hizmet ettirip kara toprağın bağrında yaratarak bize sunan yaratıcıya ödemem gereken bedeli ödemeyi ihmal ettim.

Hayatımızın temel ihtiyaçları olan elektrik, doğalgaz ve su için tahakkuk ettirilen faturaları ilgili kurumlara geciktirmeden ödediğim halde, dünyamızı ve hanemizi ısıtıp aydınlatan güneş için, suyun oluşmasını sağlayan bulut, hava ve rüzgâr için bir karşılık bir bedel olması gerektiğini düşünemeyip yaratana karşı vefasızlık yaptım.W

Bana bir bardak çay, bir fincan kahve, bir tabak yemek ikram eden arkadaşıma nezaket gereğidir diye teşekkür etmeyi ihmal etmediğim halde, asıl mün’im-i hakiki (nimetin gerçek sahibi) olan yaratıcıya şükretmenin bir kulluk ve nezaket gereği olduğunu idrak edemedim ve insanî değerleri sergileyemedim.

Dara düşüp, zorda kaldığımda elimden tutup beni ayağa kaldıran diğerkâm (başkasını düşünebilen) bir insana minnet duydum, ama gözüme nur, dizime derman, dilime ferman verip, gönlüme merhamet yerleştiren Rabbime minnet duymam (borçluluk hissetmek) gerektiğini anlamaktan aciz kaldım.

Telefon, televizyon ve bilgisayar gibi teknolojik âletleri üretip insanların hizmetine sunan kimselerin becerilerine hayran kalıp onları can-ü gönülden tebrik ettim. Ancak bu saydığımız teknolojik âletlerin üreticisi olan insanların akıl, zekâ ve beyninin yaratıcısı olan Rabbimin yarattıkları karşısında düşünüp, tefekkür ederek bunun sonucunda da şükredemedim.

Yollarda gıda maddesi, inşaat malzemesi, harp sanayi ürünleri, sağlık malzemeleri, tarım ürünleri ve enerji üretim malzemeleri taşıyan kamyon ve tırları hayranlıkla seyrettim. Fakat vücudumun her tarafına vücudun ihtiyacı olan maddeleri taşıyan alyuvarları yeterince tanıyamayıp, o organizmayı inşa edip, işleyen sistemi kuran Rabbime suphanallah diyerek O’nu eksik sıfatlardan tenzih ederek eşrefi mahlûkat olma şerefine eremedim.

Bir ülkenin güvenliğini sağlamak için kurulan kara, deniz ve hava kuvvetlerini, buralarda yetişen ve ülkesi için canla başla mücadele eden, gerektiğinde candan bile vazgeçebilen askerlerimizi hayranlıkla izleyip takdir ve tebrik ettim. Ama vücudumda mikroplara karşı savaşan akyuvarları yeterince tanıyamayıp, bu işleyiş karşılığında yaratıcımıza elhamdülillah diyerek şükredip kalbimi tatmin edebilme olgunluğunu gösteremedim.

Caddeleri aydınlatan lambaları, sarayları ve salonları aydınlatan avizeleri, araçların yolunu aydınlatan farları, çevreyi aydınlatan projeksiyonları görünce, bunları yapan elektrik mühendislerini takdir ederken: Sayısını dahi bilemediğimiz yıldızları, gezegenleri, dünyamızın lambası olan güneşi ve gece lambası olan ayı gökyüzüne döşeten Rabbimizin büyüklüğünü anlayıp Allahü Ekber diyerek ruhuma güzel bir esinti gönderemedim.

Bir çiçek, bir ağaç veya bir tabiat resmi çizen ressama, bir köprü, bir baraj, bir saray yapan mimara, bir uçak, bir helikopter, bir tank yapan mühendise duyduğum hayranlığı, ressamlar ressamı, mimarlar mimarı ve mühendisler mühendisi olan yaratıcının ressamlığı, mimarlığı ve mühendisliği karşısında duyup, takdir etme nezaketini gösteremedim.

Emredilip farz kılındığı için yapmam gereken ibadetleri ve ahlâki davranışları yapmayarak günaha girdim. Yasaklanıp haram kılındığı için yapmamam gereken davranışları çağdaşlık ve özgürlük adına yaparak isyan ettim. Toplum hayatındaki ikili diyaloglarda başkalarına zarar vererek kul hakkına girdim. Bu nedenle Rabbimden ve hakkına girdiğim insanlardan beni affetmelerini istediğim halde, şahsımdan af dileyenleri affetme inceliğini gösteremedim.

Günde üç kez sofraya oturup ihtiyaç hissettikçe su, çay, kahve ve meşrubat içerek midemi doyurdum. Dakikada birkaç defa hava teneffüs ederek ciğerlerimi şişirip, kanımın temizlenmesini vesile oldum. Ancak kalbimi ve ruhumu aç bırakıp bunun sonucu olarak da kötülük ve hatalara dalıp günah işleyerek manen kirlendim.

Bana emanet olarak ve imtihan için verilen evlâtlarımın karnını doyurup, sırtını giydirip, en iyi okullarda okuttum. Ama onların güzel ahlâklı bir insan olmaları için ruhlarını ve kalplerini manevî gıdalarla doyurmayı ihmal ettim. Annem-babam beni büyütüp besleyip her türlü eziyetime ve zorluklara göğüs gerdiği halde yaşlandığında onlara yeterince hizmet edip, hürmet gösterip hayır dualarını alamadım.

Dünya hayatında ekmek parası kazanacak bir meslek sahibi olmak için 15-20 yıl okula gittim. Ev veya bir araba sahibi olmak için kredi çekerek 5-10 yıl borçlandım. Günde 5-6 saat telefon, televizyon ve bilgisayar karşısında vakit geçirdim. Kılık kıyafetimi düzeltmek için bile ayna karşısında dakikalarca zaman harcadım. Fakat ebedî hayatı ve Rabbimin rızasını kazanabilmem için gerekli olan ibadetleri yapmaya zaman bulamadığım mazeretini tekrarlayarak ancak kendimi aldattım.

Hayatımın sonbaharına gelip geriye dönüp bakınca, gördüğüm çeşit çeşit hatalar, yanlışlıklar, haksızlıklar, isyanlar ve girilen günahlar sonucunda hissettiğim mahcupluklar, üzgünlükler, duyduğum pişmanlıklar ve fark ettiğim çaresizliklerdir. Her şeye rağmen hayat sona ermeden manevî tahribatı ve kirlenmeyi fark edip yüce dergâha dönüp, af dilemenin mümkün olabileceği ve ruha huzur vereceği inancımı kaybetmedim.  

  Rabbim bu pişmanlıklarımı can boğaza dayanmadan idrak edip tövbeye dönüştürebilmeyi, hatalardan vazgeçebilmeyi ve işlenen hataya tekrar dönmemeye söz verip, affa nail olabilme ve ebedî âlemde pişman ve perişan olmamayı nasip ve ihsan eylesin.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Ana baş tacı olmalıdır... - Sayı 124
Yaşanan pişmanlık... - Sayı 123
Hayatın Kaynağından Hayat... - Sayı 122
Yalnız ve başıboş değiliz... - Sayı 122
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15639005
 Bugün : 2749
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653223
 Bugün : 50
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim