Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2700 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

M?SL?MAN, elinden ve dilinden SEL?METTE OLUNANDIR
Nurcan Ko?an

  Sayı: 61 - Temmuz / Eylül 2008

Ömer Karaoğlu albümünden bir kesit: “Rahimdir Allah, rahmandır. Mülkün tek sahibi ve hâkimler hâkimi, ancak o Allah'tır. Attığımız her adım, geçirdiğimiz her dakika, ona yaklaştırıyor bizi. Verilecek hesabımız var ona, üzerimizdeki nimetlerin hesabı. Söylediklerimizin ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizin, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın hesabı. Bir hayatın hesabı var.” şeklinde devam eder.

Asimilize olmuş bir kültürün, karma ideolojilerin baş gösterdiği, İslâm dinini yaşamanın kahramanlık olduğu bir zamanın ürünleriyiz.Asr-ı Saadet dönemini ötelerde mi bıraktık? Asırlar öncesine mi attık? Nerede O'nun altın değerinde ve günümüze hitap eden sözleri? Yoksa raflarda, tozlu kitaplar arasında, salt dekor olsun diye yahut zulme ve haksızlığa maruz kaldığımız zaman, sakinleştirici olarak mı kullandık? Üstat Necip Fazıl ne güzel söylemiş:

Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;

Kulağımda tarihin çıkrık sesi bin yıllık

Bir yurt ki bu, diriler ölü,ölüler diri;

Raflarda toza batmış peygamberden bildiri…

Ya Resulallah seni asrın arkasına mı bıraktık? Affet bizleri… Bir neslin sorgulayan, inleyen,muhakemeli, ızdırapla kardeş olmuş gözyaşları. Vicdanımın feryatlarını duyumsuyorum!.. Kur'ân ve sünnet eksenli bir hayat mı sürdük, yoksa materyalizm ve kapitalizmin hegemonyasına yenik mi düştük? Batının bilim ve teknoloji alanındaki gelişimini baz almamız gerekirken, kültürünü ve yanlışlarını kendimize rehber edindik. Egzistansiyel zihniyetin boyunduruğu altına girmiştik. Mutasyona uğramış, her halükârda kendi şahsiyet ve prensiplerinden muaf, kompleksli bir yaşamın içeriği ile beslenir olduk. Bu yanlış beslenme şekli ,midelerimizde hazımsızlık yaptığından ötürü, hastalık baş gösterir oldu. Henüz toplumun entelektüel ve aydın kesimi kendine gelememiş, satranç taşları yerine oturmamıştır!..

Hayat bir satranç oyunu gibidir. Ne zaman mat olacağını bilemez insan. Muhafazakâr, aydın, entelektüel vs… Birçok kitle bu oyunu her daim dili ile oynamakta. Kim daha fazla demogoji yaparak diğerini alt edecek, alaylı sözlere maruz bırakacak. Oysa ki Efendimizin öğretileri, yolu, kıstasları böyle mi idi acaba?..

Sanal dünya, insanı zenginleştirmekte, bilgilendirmektedir. Lâkin getirisi olduğu kadar götürülerini de göz ardı edemeyiz. İnternet tartışmaları, bazı fırsatçılara pirim yapmakta, kardeşi kardeşe düşman etmektedir. Mevlâna güldestesi eserinde ne güzel söylemiş:

Beden bir ama organları çok. Bedenleri bir araya getiren, birleyip bütünleyen candır.

Can giderse azaların hiçbiri kalmaz, hepsi ölür. Mümin de böyledir.

Hepsi bir bedenin uzuvları hükmündedir. Niçin? Çünkü hepsinin ortak bir canı vardır.

Ve o can imandır. Nice hazinelerin bir araya getiremeyeceği kalpler imanla bir araya gelmiş, kardeş olmuştur.

İman ipi kopmaya görsün, beden tesbihi dağılır gider.

“Muhakkak müminler kardeştir.” düsturunu sözlüklerimizden çoktan çıkarmıştık. Sürekli birbirimizle cebelleşiyor, mağlup olduğumuzda büyük bir hırsa kapılıyor, mağdur ettiğimizde ise doyuma ulaşıyorduk. Efendimizin öğretisini göz ardı ederek, emir ve nehiylere de duyarsız kaldık. Allah`ın halk ettiği nimetlerden ve en önemli sanat eserinden olan dilimizi, iyi kullanamadık. Nebi’ye (sav) kurtuluşun çaresini sordukları zaman; “Dilinizi tutun ve günahlarınıza ağlayın.” şeklinde cevap verir.

Adamın biri kavga ederken kötü söz söyler. Orada bulunanlar adamın üzerini hırpalarlar. Adam ağlamaya başlar. Oradan geçen arif, adamın haline üzülür, durumu öğrenince; “Ey kendini beğenen kişi, ağzın gonca gibi kapalı olsaydı, gömleğin yırtılmazdı” der.

Rasulullah (s.a.v) hadis-i şerifinde iki konuya temas eder:

1-Emanete sahip olmak. Elinde selâmette olmak.

2-Dile sahip olmak. Dilinde selâmette olmak.

Hırsızlık yapmak, toplum içerisinde kınandığı, cezalandırıldığı için, ailede kınandığı için aşinası olduğumuz, iğreti olan, kötü bir ahlâktır. Lâkin gıybet, nemime, iftira, aileden alınmadığı, karşılığı peşin ödenmediği için daima yapılır. Evlerin, işyerlerinin, esnafların, partilerin, sosyetenin, vazgeçilmez, olmazsa olmazlarındandır. Avam ve elit kesim bu konuda birleşirler.

Teknolojinin hızla geliştiği, uzay çağına ulaştığımız şu dönemde, toplumun ahlâk olarak yozlaştığı görülür. Batının esaretinden kurtulamayan köleler, bunun bedelini ağır bir şekilde öderler. Lâkin, insan fıtratı kendi benliğine öylesine düşkündür ki, günün birinde kendini bulur.

Sanal âlemin büyülü atmosferinde, modern gıybet, münakaşa ve nemime boy göstermektedir. Beyhude bir savaşın mağdurlarıdırlar. Kahramanları ise perde arkasındakiler. Analizci bir zihinle tefekkür ediyorum, yok mu bu sorunun çözümü, diye...

Sizlere bir teklifim var. Efendimizin (sav) sözlerini raflarımızdan indirip, gözden geçirelim…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
M?SL?MAN, elinden ve dili... - Sayı 61
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15721759
 Bugün : 4889
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656542
 Bugün : 455
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim