Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2956 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Burada bir şey yok! Her şey normal
Altan Atan

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Yeni dünyada yaşamak oldukça zor. Sıkıntı, küçük insan paradigmalarında daha da fazla. Dünyanın yeni düzeninin araçları, yen dünya ile birlikte gelişen teknolojik ve sosyolojik ürünler. Ancak eski ile yeninin özünde bir değişiklik yok.

Zaman, şeytanî metotlar zamanı. Dünya, şeytana pabucunu ters giydirecekleri de gördükten sonra varın siz düşünün gerisini…

İddia ediyorum, ikibinli yıllar bambaşka olacak. Koyu karanlığın ardından eskimeyen yeni gelecek. Ama biz yine de bir şeyler söyleyelim; şartların yüklendiği zamana kayıt düşelim.

Her insan yaptığı işin doğru olduğuna inanır. Gerçekleri saptırma, üzerlerini örtme, alet olma, kısaca milletimizin Bizans oyunları diye bildiği durumlar. İşleri, satranç tahtasının başında düşünüp durmak olan ve her şeyi satranç tahtasından ibaret sanan bu akıllılar gerçek iyi işler üretmedikleri için bir gün bitecekler. Zaten, yapadurdukları hamleler bunun birer göstergesi.

İnsan değerli zannettiği her şeyi saklama eğilimindedir. Hazineler hep saklanmıştır. Kendilerine fayda sağlamasa da nesiller sonra ördükleri, gizlendikleri yerden bulunmuştur. İşe yarayacak fikirler, bilgiler, buluşlar hep saklanmıştır. Kusurlar, açıklar, yanlışlar saklanmış, dile gelmesine itiraf denmiştir. Paylaşım her zaman zordur. Bütün bunlar insanların değerli zannettikleri şeyler için geçerlidir yani kendileri için. Oysa başkalarına ait olanlar, paylaşılmaktadır. Kendisi söz konusu olunca alabildiğine saklamak, gizlemek-korumak, başkaları söz konusu olunca da aleniyet, yaymak, paylaşmak. Dedikodu ne kadar tatlıdır, başkasını çekiştirmek, elindekileri almak ne kadar güzeldir değil mi? Hele iftira! Ne kadar keyif verir; satranççıların bekleyip durdukları pozisyonlardır bunlar, derhal hamlelerini yaparlar büyük bir keyifle. Böyle durumları konuşmak, anlatmak, yaymak da diğerleri için ayrı bir keyif… Bütün bunlar elbette başkaları için geçerlidir. Kendileri için en küçük bir nokta bile saklanmalıdır. İfşaat büyük suçtur. İşlerine son verilir, başlarına gelmedik kalmaz. Daha önceden kendilerini defalarca ispat etmiş ve her zaman için de ispat edebilecek en ustalar bile bu operasyondan nasibini alır. Son Irak işgalinde aynı gerekçe ile işi elinden alınan Amerikalı bir televizyon programcısı iyi bir örnek olsa gerek.

Hal böyle iken devam edelim; uyanık (!) ülkelerin yer altı kaynakları saklanmış, öncelikle başkalarına ait kaynaklar elde edilerek kullanılmıştır. Çünkü, paylaşılması gereken kaynaklar öncelikle başkalarına ait olanlardır. Öz kaynaklar hep saklanagelmiştir. Uyumakta olan ülkelerin yer altı kaynakları da saklanmıştır aslında ama uyanıklar tarafından… Meselâ, petrol olduğu tahmin edilen bir yere veya petrol olduğu artık gizlenemeyen bir yere gelinir, araştırmalar yapılır ve raporlar düzenlenir: Burada bir şey yok!.. Her şey normal. Bu son derece kısaltılmış bir cümledir, tamamı şöyledir: Burada (petrol var dememizi gerektirecek) bir şey yok!.. Her şey (bizim için) normal.

İşte size bir gerçeği örtme eylemi. Kendi açısından en doğrusunu yapanlar yani tamamen doğal davrananlar dünyanın düzenine aykırı davranmamış olular.

Dünya alabildiğine karışık ama aslında her şey bir düzen içinde. Karmaşık görünen durumlar, anlaşılması zor olaylar insanın niyetine ve algı gücüne göre değişik şekillerde tanımlanıyor. Ancak niyet, bilgi, kavrayış ve inançtan sonra gelen uyanıklık haliyle anlaşılır hele gelen dünyadaki tabiî sistem, silinen önyargılardan sonra bilinçli inanmayı mümkün kılıyor. Bu noktadan sonra şuurlu olmak ve bilinçli tercihler söz konusu. Neticede işin künhünü, özünü anladıktan sonra bu önemli aşamada mesele kalmıyor. Eskimeyen yeninin geleceği bu yüzden belli ancak bu aşamayı aşamayanlar örtüler altında uyumaya devam edecekler. Dost kervanı geçecek, kalacaklar dağlar başında…

Biri tutmuş, biri getirmiş, biri kesmiş, biri yemiş, diğeri hani bana demiş!.. Hatırladınız mı bilmem, beş kardeşin hikâyesi bu. Bir elin beş parmağı vardı ya, diğerlerini saydıktan sonra en küçük parmağı sallayarak tutarlar ve “bu da, hani bana, hani bana demiş” derlerdi.

Paylaşmanın önemini anlatan bu minik hikâye ile büyüyen eski dünyanın çocukları, aynı oyunu yeni dünyada da oynuyor gibiler. Bu oyunda sadece bir yiyen var, diğerleri ona hizmet ediyor. Hani bana diyen ne yapacak bilinmez… Beş parmağın olduğu el hangi gövdeye ait acaba? Pek ortalarda görünmüyor. Ancak, bizden biri olmadığı kesin.

Makrodan mikroya kadar “burada bir şey yok, her şey normal” oyunu oynanıyor.

Örtme ve örtünme bir sektör oldu. Yeni fikirler ve uygulama alanları sürekli gelişiyor. Şunu giyin diye ortaya sunulan giysiler kapış kapış gidiyor. Defileler düzenleniyor, tartışmalar yaşanıyor ama kral çıplak aslında! Ve bir gün mutlaka bir gelecek “Kral çaplak” diye. Satranç tahtasının üzerinde iki kelime görünecek:

“Game Over”, “Oyun Bitti”.

Biraz da örtü konusunda fikir jimnastiği yaparak konuyu toparlayalım; örtme, örtünme ve örtüler son derece tabiî ve insana mahsus. Temelinde iki olgu var: İyi zannedilenin gizlenmesi, Allah, zanla hareket etmeyin dediğine göre ve doğru olanı bize gösterdiğine göre baştan beri anlatıp durduğum “zan durumları” bize uymuyor.

İlk olarak ilk insanın yaşadığı ve günümüzde çok daha büyük boyutlarda yaşanan bu psikoloji bizi bu dünyaya düşürmedi mi? Durumunun gereği olarak lâyık olduğumuz yere indirilmedik mi? Bunları dünya için hayret etmenin anlamsızlığı için söylüyorum ama bu anlamsızlığın içindeki anlamları yakalamanın gerekli ve zorunlu olduğunu biliyoruz.

“Burada bir şey yok, her şey normal” gibi zan durumları, önemli olanın açığa çıkarılmaması, aslın gizlenmesi için birer araç maalesef. İyi zannedilen ama aslında kötülüğe hizmet eden bir örtme, örtünme türü.

Burada bir şeyler var!.. Her şey normal değil…

“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır” Allah en doğrusunu söyledi.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yakarsa Dünyayı...... - Sayı 114
Mizah Ciddî Bir İştir!... - Sayı 113
Mezarımı Taştan Oyun... - Sayı 112
Müjde... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Annelerin zaferi
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15645103
 Bugün : 4715
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653283
 Bugün : 40
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 70
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim