|
|
|
Türkü, atasözü, deyim gibi müşterek eserler, cemiyetin uzun yıllarının tecrübesi ve (konsensüs)üdür. Bir türkümüzden mizah şaheseri bir mısra: "El atına binmiş çalım satıyor." Fetö için -şükür, cesedi toprağımızı kirletmedi- bu başlıkla bir yazı kaleme almıştım, (20.09.2016).
El atına binmekten daha denîsi de var ve İsrail'e ait. Amerika'nın parası, silâhı, mühimmatı, gücü, politikası, her türlü baskısı ile etrafına ateş saçıyor, zulüm yapıyor. Deyimimiz ne güzel ifade ediyor:
"El kesesinden sultanım;
Develer olsun kurbanım"
Elin parasıyla sultan olmuş; koyun, keçi, sığır değil, deve kurban ediyor.
Amerika'da karanlık çöktü mü, kimse sokaklarda emin olamaz. Evsiz ve aç garibanların bir parça bir şey için gözlerine kestirdiklerine saldırmaktan başka çareleri yoktur. İsrail onların sırtından, onlara harcanması gereken parayla dünyaya kafa tutuyor.
"Dost yok, çıkar var" tavrını dış politikasının esası yapan Amerika, bir (1) gün, korumalığını yaptığı efendisi Yahudi'ye, bu söze uygun davransın, İsrail'in sadece cakası sönmez, görüp göreceği tek devleti de (ne kadar devletse) bir asrı dolduramadan tarihe gömülür. Dünyanın ortak atasözü: "Amerika, süt sağmayacağı ineği beslemez". Ne çıkarı var ki; İsrail'i korumayı, kendi korumasından da önde tutuyor? Bilakis zararı var. Burada menfaat çarkı şöyle işliyor: Mevkilere gelmelerini sağlayan Siyonist çete, yöneticileri kullanıyor, yöneticiler Amerikan halkının hakkını bedel olarak İsrail'e harcıyor. »Devamı |
|
 |
Yahudi (Terkip ve Teşhis) Necip Fazıl |
|
Yahudi hakkında kalın çizgilerle belirttiğimiz üç tahlil yazısından çıkarılacak ve bugüne tatbik edilecek terkip ve teşhis hükmü şöylece özleştirilebilir:
Yahudi, her zaman olduğu gibi, birdenbire göz plânında nazara çarpmasa da bugün insanlığın en büyük belâsı olmakta devam ve belki de bu belânın zirve noktasını teşkil etmektedir.
|
|
|
|
| |
 |
// Vekâlet savaşları
Site Editörü
|
|
Yirmi birinci yüzyıla kadar dünya üzerinde aralarında bir savaşın veya savaşa götürecek gerginliklerin yaşandığı ülkeler açık olarak belliydi. Ülkeler düşmanını ve savaşacağını ilân ederdi. ABD-İspanya, İngiltere-Hollanda, Rusya-Osmanlı Devleti, Almanya-Rusya son birkaç asır içinde karşılıklı savaşan ülkelerden birkaçı. » Devamı
|
|
|
 |
 |
Mukaddes beldelere-2
Kadir Bayrak
|
Bundan 20 yıl önce yine bir Ağustos ayında umre niyetiyle mukaddes beldeleri ziyaret etmiştim. Hamd olsun, bu kez, ailecek gitmek nasip oldu. Neredeyse tamamı bizim gibi anne, baba ve çocuklardan veya dede, nine ve torunlardan müteşekkil, genç nüfusun fazla olduğu bir grupla yola çıktık. Eyüp Sultan Hazretleri’nin manevî koruması altındaki İstanbul’dan kalkan uçağımız 3-3,5 saat sonra Cidde’ye vardı.
Fikir vermesi açısından ve kıyas imkânı sunması için söylüyorum, Cidde, batı medeniyetinin gelişmiş ...
|
|
 |
Korkaklar
Ekrem Yılmaz
|
Dünyada savaşlar var. Öyle zannediyoruz. Birilerini savaşırken görünce onlar, o gördüklerimiz savaşıyor zannediyoruz. Acaba öyle mi? Nasıl yani demeyin. “Ortada görünenler savaşmıyor mu, oyun mu seyrediyoruz, tiyatro mu?” diyeceksiniz. Evet, tam da bu: Oyun ve tiyatrodan farksız izlediğimiz komedi… Zira arasında mesele olan, asıl husumetliler o savaşanlar değil. Onlar sadece vekil, birinin paralı askeri, satın aldığı aparatı… Kendileri kendi adına savaş yürütmüyor, sadece kendilerine verilen emri yerine getiriyorlar. Bunlara da vekil güç deniyor, gördüğümüz, s...
|
|
 |
Sağlam kulp
Zaimoğlu
|
Allah düşmanlarına düşman olunmadan Allah sevilmez. Sevilemez!
Hep çifte kanat sırrı.
Allahu Zülcelâl Musa aleyhisselâma sordu: “Benim için ne yaptın?” Bunun üzerine bütün ibadet ve iyiliklerini saydı.
−Bunlar senin kendin için olan ameller. Ecrini alacaksın.
−Senin için yapıla...
|
|
 |
Yolun sonu
Emine Öztürk
|
Üniversite Hastanesi’nin Enfeksiyon Hastalıkları Anabilimdalı muayenehanesinin önündeyim. Kapının hemen yanındaki ikili oturağın boş olan tarafına yavaşça oturdum. Sıra numaram 48. Sabahın köründe gelmeseydim herhalde sıra bulamayacaktım. Saat dokuza on var, birazdan doktor da gelir. Birkaç saat sonra sıra bana geldiğinde hemşire ismimi çağıracak, doktor ne şikâyetim olduğunu soracak, ne diyeceğim? Nasıl söyleyeceğim?
Üç gün önceydi. Yurdun dördüncü katında, koridorun solundaki odada, ranzanın üs...
|
|
 |
Dağlara çen düşende
Fatma Pekşen
|
Dağlara çen düşende gelmiştik buralara. Gitmesini de bilmeliydik.
Biliyoruz ve gidiyoruz.
Seherin ayazını yiyen ellerimiz çözülene, kırağı tutmuş camlardan dışarı görünene kadar içimizden duamızı ediyor, bineğimizin menziline müşkülsüz varması temennisinde bulunuyoruz.
Güneşin ısıtma ihtimalinin bulunmadığı bu zaman diliminde, gözümüz ancak alışıyor etrafa.
|
|
 |
Hadiselere bakış
Gözlemci
|
GELECEĞİ GÖRMEK BASİRETİ
“Yaşamaktan
çok yoruldum,ölüp dinlenmek istiyorum!”
Gazzeli çocuk
“Yumuşak tükürük sakala zarar” denir; milletin seçtiği iktidar, 27 Mayıs 1960’da bir gece baskını ile tahtından indirildi. Darbeciler, lise ve muadili okul mezunlarının yedek subaylık hakkını kaldırdı ve bü...
|
|
|
|
|
|