Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4525 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Farklı Bakış
Fatih Öncü

  Sayı: 70 - Ekim / Aralık 2011

Yaklaşık iki yıl önce, internet paylaşım sitelerinden birinde, bir video izlemiş ve defalarca paylaşmıştım. Konusu Avrupa ülkelerinin nüfus artış hızıydı. İngilizce olan videonun, Hıristiyanlar tarafından hazırlandığı ve birbirlerini uyarmak amaçlı olduğu anlaşılıyordu.

Bir medeniyetin kendisini 100 yıl sonraya taşıyabilmesi için doğum oranının 2.11’in (yani en az üç çocuk) üzerinde olması gerektiğinden, Avrupa'nın bu konuda hızla kan kaybettiğinden ve önümüzdeki birkaç 10 yıl içinde göçmenlerin nüfusunun yerli nüfusu geçeceğinden bahsediyordu. Mamafih,  Avrupa Kıtası'nın İslâm kıtası haline geleceğinden bahseden videoda, ülke ülke istatistik veriler vardı.

Bu istatistiklere göre nüfus oranı en düşük olan Yunanistan ve İspanya'da doğum oranı 1.3, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde 1.5, İngiltere 1.8… Liste devam ediyor ve buna kayıtsız kalmayın deniyordu. Hatırlanacağı gibi, tam da bu sıralarda Başbakan Tayip Erdoğan en az üç çocuk diyordu.

Peki, ne oldu; yaklaşık bir yıl sonra nüfus artış hızı en düşük ülkelerden başlamak üzere Avrupa'da büyük bir ekonomik kriz başladı?

Bu ülkelerde genç çalışan nüfus azalmış, çalışanların bütçeye kazandırdığı para emeklilerin maaşını dahi karşılamaz olmuştu. Bunun tetiklediği ekonomik buhran; şirketlerin kapanmasına, işsizliğin ve devletin sırtındaki yükün daha da artmasına sebep olmuştu.

Nüfusu hızla yaşlanan ve genç nüfusu yani varlığı günden güne yok olan Avrupa, artık gerçek mânâda can çekişen hasta ve yaşlı adam…

Son yıllarda, zayıflayan Avrupa, vakti zamanında kendi diktatörlerini koyarak çekildiği Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde gücünü kaybetmekteydi. Avrupa'nın kontrolündeki bu diktatörler, kendilerini kontrol eden gücün zayıflamasıyla özgür kalmışlar ve yönetilemez hale gelmişlerdi. Bölgede hâkimiyet kurma peşinde olan diğer güçlerin hâkimiyetine girmemesi için ipleri çekilenler, halk ayaklanmaları ile bir bir ortadan kaldırılırken, kurtarıcı rolü oynayan Avrupa, demokrasi kültürü olmayan bu devletleri en azından eski gücünü kazanıncaya kadar, bu şekilde yönetmeyi hedeflemektedir.

Bu söylediklerim, Arap diyarındaki diktatörleri onaylıyorum mânâsına gelmiyor. Bilakis oluşan yeni ortamı iyi değerlendirip, olayların akışını lehimize çevirmemiz için farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Oluşan bu devasa boşluğu, tarihimizin bize yüklediği sorumluluklar çerçevesinde doldurmalıyız.

Tam da olayın bu kısmında, başbakanın üç çocuk lâfına atıfta bulunmak istiyorum. Evet en az üç çocuk olmalı, genç nüfusunu kaybeden Avrupa'nın içler acısı durumu ortada… Son yıllarda ülkemizde doğum oranı hızla düşmektedir, hattâ 2009 itibariyle tehlike sınırının altına inmiştir. Modern hayatın getirdiği, kimi çevrelere göre iyi olan bu gelişme, son bir iki yıldır vasıfsız işçi bulmakta zorlanan yatırımcıları düşündürmektedir. Bazı tedbirler alınmazsa, ilerleyen yıllarda üçüncü dünya ülkelerinden işçi getirmek zorunda kalacağız. Bunda ne kötülük var diyebilirsiniz, asıl sıkıntı fabrikaların iş gücünün ucuz olduğu ülkelere kayması olacaktır ki, bu durumda işsizlik artacak, büyüme tersine dönecektir.

Gençlerin, nüfusundaki azalışa, bir de yeni açılan üniversitelerin eklenmesi, çalışan nüfusta büyük bir daralmaya sebep olmaktadır. Evet, ülkemizde eğitimli, bilgi donanımlı insanlara ihtiyaç vardır, bunun yanında onlardan çok onların çalıştıracağı insana ihtiyaç vardır.

Herkesi üniversite okutacağız derken, yaklaşık 27 yaşına kadar gençlerin iş gücünden mahrum kalınıyor. Bunlara para harcayan aileler fakirleşirken işverenlerin de maliyetleri artıyor. Ara eleman sıkıntısının arttığı bir ortamda, işsiz üniversiteli sayısı artmaktadır. Yapılan araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda üniversitelerin kapasitesi liseden mezun olanlardan fazla olacak. Bu konuda acilen tedbir alınması gerekmektedir.

8 yıl ilköğretim, 4 yıl lise, en az 2 yıl yüksekokul veya 4 yıl üniversite yani en iyi ihtimalle 14 veya 16 yıl eğitim… Neredeyse ömrün yarısı… Bu genç, bir de askerlik yapıp iş buluncaya kadar 30 yaşına geliyor. Ne zaman evlenecek? Ne zaman çocuk yetiştirecek?

Acilen eğitim sisteminin yenilenmesi gerekmektedir. Herkesi üniversite okutmaya çalışmak yerine kabiliyetine göre ilköğretimden sonra yönlendirme yapıp gençleri bir an önce iş hayatına katmalıdır. Lise eğitimi iyi bir düzenlemeden sonra, yüksekokul seviyesine çıkarılabilir. Gençlerin daha erken yaşta hayata atılabilmeleri doğum oranını da artıracaktır. Aynı zamanda ailelere, çocuk için teşvikler verilmelidir.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
ESRÂR... - Sayı 93
İşsizlik mi, işçisizlik m... - Sayı 71
Eğitim sistemimiz... - Sayı 71
Farklı Bakış... - Sayı 70
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Milli Eğitim Bakanlığı’nın anketine göre, gençlerin %61’i kitap okuyormuş.
Hayret! Ya gizli gizli okuyorlar, ya büyüklerinden ders almamışlar ve gizli gizli okuyorlar.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15718032
 Bugün : 1162
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656161
 Bugün : 74
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim