Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4577 kez okundu.     3 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Kürsü
Kürsü Nizam

  Sayı: 43 -

(Bu sayfadaki imzasız yazılar İman ve İslâm Atlası’ndan alınmaktadır.)
(Hurafeler anlatıldıktan sonra sıra, onların zıddı mucize ve keramete geldi)
Hurafenin kâmil zıddı olan mucize ve keramet, insandaki bedavadan “olur” kanaatine karşı, Allah nebîlerine verilen meydana getirmek kudreti… Ölüyü diriltmek, körün gözünü açmak, zaman ve mekânı aşmak, madde ve imkân kanununu yırtıp geçmek gibi…
Keramet, bağlı bulunulan nebînin yolunda onun ruh hassasından güç kazanarak yine aynı harikalara vücut vermek…
Velînin kerameti, tâbi olduğu nebînin mucizesidir; ve İslâm’da öyle velîler gelmiştir ki, bazı nebîlerde bile görülmedik tecelliler göstermişlerdir. Fakat Allah’a karşı edep iktizası, en büyük kerameti hallerini gizleyebilmekte bulmuşlar, iradeleri ellerinde olmayarak bir keramet gösterdikleri zaman da, örtüsü düşen bir bâkire hicabına bürünmüşlerdir.
“Altun Silsile”nin büyük kol başlarından Ubeydullah Ahrar Hazretleri buyuruyor: “Biz istersek arz küresini ikiye şakkederiz; ama hiçbir şey yapamayız ve İl âhî iradenin tecellisini gözetleriz…”
Şah-ı Nakşibend Hazretleri’ne soruyorlar: “Sizden niçin bu kadar az keramet sâdır oluyor?” Şu cevabı veriyorlar: “Bunca vebâl altında ayakta durabilmemizden büyük keramet mi olur?” Oysa “Altun Silsile”ye ismini bağışlayan velî, karanlıkta müridi korkmasın diye batan güneşi ufuk noktasında durduran ve dehşetler içindeki müridine “bunlar tarikat oyunlarıdır; gaye bu değildir!” diyen kahramandır. Aynı Şah-ı Nakşibend “bir velînin öz iradesiyle keramet göstermeye kalkışması, bir kadının hayz ve nifasında kendisini kanlı donuyla teşhir etmesinden beterdir!” buyuruyor.
Mucize ve kerameti akıl terazisiyle tartmaya çalışan maddeci kafa “olamaz” bildiğine karşı “olur” izah edebilse daha ne ister? O, gözüyle gördüğüne inanır da tüm kâinatın ve bu arada gözle görebilmenin ne çözülemez bir mucize olduğunu kabul edemez. Sanki gözü ve görmeyi kendisi ısmarlamış gibi… Baştan başa mucize tablosu kâinatta, Allah’ın nebîlerine verdiği ve onlarda gösterdiği kudret, hakikatle hayal arası tam kıyas vâhidi teşkil eder.
Hokkabaz ve sahte şeyh de mucize peşindedir; ama hakikatleri birbirine “nâmütenahi” kelimesiyle uzaktır.
Kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratılmış olduğu Resûller Resûlü, gözlerini kırparken bile mucize ifadesine sahip…
İman tam olunca ispat kaygısı kalkar ve işte o zamandır ki, insanda mucizeyle hurâfeyi birbirinden ayırd etmek hassası doğar. Böyle olursa da mürşitten keramet beklemek ve istemek edepsizlik olur.
NETİCE
Öyleyse “Hurâfe” bahsi şöyle mühürlenebilir: Allah’ın Kitabı, Resûl’ün beyanı ve onların hâlis bağlıları dışında her tespit ve teşhis hurâfedir; buraya kadar olan kalbin tasdikinde ve gerisi, kalb ve yaveri aklın teftişindedir.
Hazret-i Osman’ın Ebuzer Hazretleri’ne verdiği cevapla hem ferdî mülkiyet hem de içtimaî adalet nasıl iç içe barındırılıyor ve bu davanın (metodoloji-usuliyat)ı kuruluyorsa Hazret-i Ebu Bekr’in kâfirlere mukabelesinde de akılla imanın ve “olur”la “olmaz”ın denge mizan noktası meydana çıkıyor. Miraç gecesinin sabahı Kureyş nasipsizleri Ebu Bekr’in kapısındalar… Çağırıyorlar, nebîlerden sonra dünyanın en büyük insanını kapıya… Diyorlar: “Seninki yeni bir haber getirdi; Mekke’den uçarak Kudüs’e gitmiş, orada göklere çıkmış, Allah’ı görmüş… Buna da mı inanacaksın?”… En büyük Sahabî soruyor: “Bütün bunları kim söylüyor?”… Cevap: “O!”… Sual: “O mu?”… “Evet, O!”… Ve son söz: “O söylüyorsa doğrudur!”… İşte hurâfeyle hakikat arası biricik tefrik mîzanı ve bu mîzanı getiren din!..
ÖLÇÜ
O (sav) söylüyorsa, doğrudur. Hz. Ebubekir (ra)
ÖLÇÜ
Mânâsız lâfızlarla kargacık burgacık bir takım nüshalar yazılması, nazara karşı şunun bunun üzerine öteberi asılması, kadınlarca hoş görünmek için bir takım efsunlar yapılması, şirktir.
Bir şeye alâka bağlayan ve onun himayesine sığınan, o şeye havale edilir.
Kim, yıldızların gidiş gelişinden hüküm çıkarmak için ilim elde ederse, sihirden bir şube edinmiş olur; ve ilmi ziyadeleştikçe suçu fazlalaşır.
İsimlerden, kuş seslerinden, kuş uçurmaktan, ufak taşlar atmak veya noktalar dökmekten gaibin keşfini bekleme gayreti, putperestlik ve sihirbazlık işidir.
Bir takım illetlerde sirayet; ve ayda, günde kuşta, hayvanlarda, şeamet yoktur. Gulyabani masalları da yalandır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : end    
Yorum : benim gibi bir cahile böylekonularda yorum yapmak düşmez ama efendim hazretlerinden işittiğim şu idi: en büyük keramet kerameti gizlemektir.




Ekleyen : nur ay    
Yorum : duyduk ve iman ettik




Ekleyen : aciz    
Yorum : Bu tür yazıların artmasını Üstad Necip Fazıl'ın eserlerinden sık sık yayınlanmasını talep ediyorum. Tebrikler..





 
Gıda... - Sayı 94
GIDA... - Sayı 93
MEVLİT... - Sayı 68
D?NYA... - Sayı 67
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Annelerin zaferi
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15645002
 Bugün : 4614
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653282
 Bugün : 39
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 70
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim