Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1977 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Veliler ordusundan
Kadir Bayrak

  Sayı: 99 -

“Yok”tuk… Bizi, “var” etti…

Yazıyı burada, şu ilki tek, diğeri üç kelimeden ibaret iki kısa cümleyi kaleme aldıktan sonra bitirsem diye düşünmedim değil. Meramımı anlattım nasılsa, daha ne yazılır, ne yazılabilir, ne söylenebilir ki… Haydi, şimdi gücün yetiyorsa tefekkür et; yokluğu, varlığı, yaratılışı ve O’nu… İçimizden birini rehber olarak göndermese, O’na (sav) kitap indirmese, O’nun yol arkadaşları (ra) ve dostlarıyla yolumuzu aydınlatmasa nice olurdu halimiz…

Veliler Ordusundan… “Bu Eser” başlıklı giriş bölümünde, Üstad’ın, “Bu eser, dünyaya, muhtaç olduğu kâinat görüşünü, bir altın yağmuru halinde serpiştirmek ve kendini cihan ölçüsünde bir hâdise diye takdim etmek ihtiyacındadır.” cümlesiyle takdim ettiği kitabı. “Aklın patladığı ve hesabın kül olduğu sınırdan ilerideki âlemlerde meclis kuranların hikâyeleri”nin anlatıldığı eseri.

Değil mi ki O’nu tefekkür ediyoruz, bu işi gönül kahramanlarından daha iyi yapacak birini tanımıyorum. Zira biz; “Allah’tan başka her şeyde yanılıyoruz.” Onlar ise “hiçbir şeyde yanılmayan ve tekte her şeyi bulanlardır.”

İşte hikâyelerinden bir kısmı…

Zünnun… Anlatıyor: Dağlarda bir zenci gördüm. Yanında Allah denildiği zaman yüzü bembeyaz olur, sonra tekrar eski haline dönerdi. Canevinden kopunca, karayı beyaza çeviren isim…

Yolculukta genç bir adama rastladı. Gence sordu: Nerelisin, ey gurbetteki? Genç adam, dalgın gözlerini bu yabancıya çevirdi: Onunla huzuru olan, hiç gurbette olur mu?

Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık;

Anla ki, yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık…

(Çile, 1977)

Zünnun dedi ki: Allah’ın zatını düşünmek cehil, işaretlemek şirktir. Marifette tek doğru, sadece hayret…

Ebu Süleyman (Dârânî): İki rekât namazla cennet arasında muhayyer bırakılsam, ilkinde benim, ikincisindeyse Allah’ın rızası olduğu için namazı tercih ederim.

Ebu Hâtem (Attar)… Büyük ve çok zengin bir tüccar. Bir gün kapısı çalındı. İçeriden bağırdı: Kimdir o? Cevap geldi: Bir derviş, Allah diyen bir derviş… Ebu Hâtem, hizmetçilerine bırakmadan kapıyı açtı. Perişan kılıklı bir derviş… Ebu Hâtem dışarıya çıktı, yere eğildi, yüzünü toprağa sürdü ve şaşkın şaşkın bakınan dervişin çıplak ayaklarını öptü. Sonra ayağa kalktı. Doğruldu, yüzünü mesafelere çevirdi: Başka Allah diyen var mı? Gelsin, ayağını öpeceğiz!..

Ellerime uzanan dudakları tepeyim;

Allah diyen, gel, seni ayağından öpeyim! (Çile, 1976)

İbrahim Ethem… Başlangıçta Belh sultanı… Allah’ı bulunca, sarayını, tahtını, memleketini, dostlarını her şeyi bıraktı. Diyar diyar gezdi, helâl ve güzel kazanç için dağlardan toplayıp sırtında taşıdığı çalı çırpıyı pazarlarda sattı, hamamlarda Müslümanların kirlerini yıkayacak kadar nefsini alçalttı. Bir gün yolu, İmam-ı Âzam Hazretlerine uğradı. Büyük İmam’ın etrafındaki talebeleri İbrahim Ethem’e küçümseyen, garipseyen gözlerle baktılar. İmam, bu hali gördü ve İbrahim Ethem’e seslendi: Buyurun, meclisimize şeref verin, efendimiz, büyüğümüz!.. İbrahim Ethem özür edasıyla bir selâm verip geçti. Talebeler şaşırdı, sizin gibi bir zat ona nasıl efendimiz der?  İmam-ı Âzam, sözün varabileceği en üstün cevabı verdi: Şunun için ki, o ara vermeden Allah’la, Allah’ın zatiyle meşgul, bizse işin dedikodusuyla…

Hâtem (Asam)… Biri ondan nasihat istedi ve aldı: İsyan edeceğin zaman öyle bir yerde et ki, Allah onu görmesin!..

Hasan Basrî… Tâbiinin büyüklerinden. Duası: Allah’ım bana nimet verdin, şükredemedim; belâ verdin, sabredemedim. Böyleyken, şükrüm az diye nimetimi kesmedin; sabrım az diye de belânı sürdürmedin… Allah’ım senden lütuf ve keremden gayri ne gelir?

Güzel Allah’ım, senden ne gelecekse gelsin;

Sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin. (Çile, 1977)

Ahmet Buharî hazretleri buyuruyorlar ki: Şeriatte seninki senin, benimki benim… Tarikatte seninki senin, benimki de senin… Hakikatte ne seninki senin, ne de benimki benim… Hepsi Allah’ın!

Ve dedi ki: Şuna buna, karşı durmaktan ve lâf yetiştirmekten uzak kal! Allah’ın kulluğuna kabul ettiği her ferdi sen de kardeşliğe kabul et!

Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa

Başım, onların hepsi için secdeye varsa... (Çile, 1974)

Muhammed (Belhî)… Dalga dalga Hacc’a gidenlere baktı ve mırıldandı: Şu dalga dalga insanın hali ne tuhaf? Hayranım onlara!.. Dereler, denizler, çöller ve dağlar aşıp geliyorlar. Allah’ın evini ve orada nebîlerin izlerini görmek için… Hâlbuki kendi nefs sahralarını aşabilselerdi, orada doğrudan doğruya Allah’ın izini göreceklerdi.

Ebulhasan (Verrak) söyledi: Allah’a sevgi, yalnız O’nun Sevgilisine sevgi ile olur. Allah başka türlü sevilemez.

O, Allah’ın emriyle Kâinat Efendisi;

Varlığın Tacı, varlık nurunun ta kendisi… (Çile, 1974)

Şiblî… Bir mescid… Avluda Şiblî ve onun halkası… Bir dilenci geçmekte… Dudaklarında şöyle bir hitap: Yâ hak, yâ lütuf ve kerem sahibi!.. Şiblî ağladı ve dedi: Her şeyi icad eden sensin!.. Veren, alan, aratan, bulduran, isteyenleri sana minnet yoluna çeken, istemeyenleri de ellerindekine güvendirip tek başlarına bırakan, hep sen!.. İkram ve ihsan edicilerin hepsi,  verdikleri her şeyde, hadler ve sınırlarla çevrili… Yalnız senin ikramların ve ihsanlarındır ki,  ne hadde sığar, ne sıfata… Sen o lütfedicisin ki, her lütfediciye galipsin!.. Vericilerin vericiliği, senin vericiliğinledir.

Verirler, “ben acizim, kudret senin” dedikçe,

Verenin şanı büyük, sen iste istedikçe. (Çile, 1980)

Muhammed Hakîm (Tîrmezî)… Ona sordular; kulluk ve Yaradan? Cevap verdi: Bir kimse ubudiyet (kulluk) sıfatlarının cahili olsa rübubiyet (İlâhlık) sıfatlarının da bilgisizi olur. Kendini anlamayan, O’nu nasıl anlasın?.. Yine sordular; Allah’ın fiillerine ait sıfatlarla; zatına ait sıfatlar arasındaki fark? Dedi: Eksiği veya fazlası mümkün olan her şey, O’nun fiillerine ait sıfatlardan, eksiği veya fazlası muhal her şey de zatına ait olanlardan…

Ali (Benderoğlu)… Dedi ki; Zavallı insanlar! Allah’ı kolaylıkla bulmak dilerler. Kolaylıkla mı bulmak? İki cihanı gözden çıkarmadan, Allah’ı bulmak yoktur.

Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;

Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var.. (Çile, 1983)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : ...    07.02.2019
Yorum : Allah...





 
Anneme...... - Sayı 124
Nerelisin... - Sayı 123
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15638555
 Bugün : 2297
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653223
 Bugün : 50
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim