Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3956 kez okundu.     4 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

KURTULU? SAVA?I D?NEMYNDE S???T
Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2004

Hiç kuşku yok ki I.Dünya Savaşı sonunda yurdumuzun işgal edilmesinden, en fazla zarar gören bölge Söğüt, Bilecik ve dolayları olmuştur.


Bu bölgeleri işgal ederek uzun bir süre halka zulmeden Yunanlılar, geçmişten gelen öfke ve kinlerini masum halktan almaktan bile sakınmamışlar, bununla da yetinmeyip bu kentleri harap etmişlerdir.
Söğüt ve çevresine gelen misafirler merakla soruyorlar, "Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulduğu bu topraklarda, ibadethâne ve resmi binalardan başka Osmanlı'yı hatırlatacak neden tek bir yapı mevcut değil..." Bu acı sorunun cevabı çok basittir...


Bu çekirge sürüsü gibi, işgal ettiği toprakların üzerinde verimli ve sevimli ne varsa talan eden Yunan ordusu, gittiği her yeri bir kere yaktıysa Bilecik ve Söğüt'ü üç kere yakmıştır... Masallardaki kötü kalpli (haramî)nin, (hırsız)ın, (arsız)ın yerini, gerçekte Yunan askeri almış ve adeta "Taş üstünde taş, gövde üstünde baş" bırakmamacasına Söğüt ve Bilecik'i yakmış yıkmış, talan etmiştir. Yangınlar sırasında sadece Bilecik'te 1956 ev, 331 dükkân, 18 han, hükümet konağı, tüm ipek fabrikaları, okul, cami ve türbeler yanarak kullanılamaz duruma gelmiştir.


Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Söğüt'te tek bir tane bile Osmanlı döneminden kalma ev bulunmamaktadır... Bilecik'te yıktığı evler de kâr etmeyince Müslümanların en çok kutsal saydıkları yerlere, camilere saldırmış ve eski Bilecik'in yerleşim mahallinde bulunan bütün camileri kullanılmaz hale getirmiştir. Bu camilerden geriye şerefesinin üstü olmayan boynu bükük minareler kaldı... Sırplar'ın Bosna'daki Müslüman kardeşlerimizin bağımsızlığını engellemek için saldırdıklarında toplarla minarelerinin tepelerini uçurmaları ve şerefesinin altındaki bölüme dokunmadıklarını televizyondan izleyerek bir anlam veremeyenler, aynı zulmün yaklaşık 80 yıl önce öz vatanımızda da yapılmış olduğunu Bilecik'e gelip görsünler...


Söğüt'te Ertuğrul Gazi'nin türbesini kurşun yağmuruna tutan, bununla da yetinmeyip kabri şerifine zarar ver ve arsız bir edayla "Kalk da kurtar bakalım vatanını" diyen Yunan, kaderin şu cilvesine bakın ki, yine ilk tokadı 700 küsur yıl önce kılıcının hakkıyla fethettiği Ertuğrul Gazi7nin topraklarında, Ertuğrul Gazi'nin torunlarından yemiştir...
I. ve II. İnönü Savaşları; Bilecik, Söğüt ve Bozüyük üzerinde oluşturulan bir savunma hattında gerçekleşmiş ve bu iki savaş da kesin olarak Türk askerinin zaferi ile sonuçlanmıştır... Bu savaşları kazandıran en etken, Söğüt ve çevresinde yaşayan onurlu ve namusunu ve vatanını kurtarmaya kararlı bir halkın işgalcilerin karşısına çıkmış olmasıdır.

 Bu tespitimiz için elimizde bir de belge var:


Söğüt Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin 9-10 Temmuz 1920 tarihinde Bilecik, Yenişehir, Göynük, Geyve, Nallıhan, Mudurnu, Eskişehir, Kütahya, Mihalıççık, Simav, Gediz, Uşak, Sivrihisar sancak ve kazalarıyla Osmaneli, Taraklı, Küplü, Emet, Pazarcık, Tavşanlı, Seyitgazi Nahiye ve Belediye Mudafa-i hukuk Cemiyetlerine çektiği telgraflar Ertuğrul Gazinin torunlarındaki olgunluk ve vatanperverliği de gözler önüne sermektedir:
"... Önünden kaçtığınız düşmanın kuvvet ve kıymeti nedir? Bu müslüman yurdunda bu sefil düşmana karşı koyacak, ırzına, dinine, toprağına, kitabına sadık, ecdadına lâyık evlâdı kalmadı mı? Tüfeği olmayanların orak ve baltası da mı yoktur? Ecdadın lanetine muhatap kalmayı Söğüt halkı asla kabul etmeyecektir. İmkân her nereye kadar müsait ise erkek, dişi, genç, ihtiyar düşman karşısına gideceğiz. Sizleri de Müslüman Türk kanını, din ve namus hissiyatınızı bizimle beraber çalışmaya her fikri, her nifakı bugün için terk etmeye davet ediyoruz. Din, namus ve vatan namına... Yarına kadar netayic-i teşebbüsatınıza dair cevabınızı bekleyerek evlatlarımızı cepheye göndermek üzere sözümüze burada hitam veriyoruz."


Bu olgunlukta bir cemiyete sahip olan bir bölgeden, 600 yıl üç kıtaya sahip bir imparatorluğun doğmuş olmasına şaşmamak gerekir. Kuruluşun beşiği olan bölgemiz, Kurtuluş savaşında da üzerine düşen vazifesini yerine getirmiş ve büyük Osmanlı medeniyetinin kurucusu atalarını utandırmamıştır...

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : FERHAT    09.06.2008
Yorum : bende söğütten ferhat haklısınız kurşun izleri birde yukarderede dağların üstünde bombalarla toplarla açtıkları delikler işaretler duruyo




Ekleyen : ?ENOL AYDENYZ    19.03.2008
Yorum : Bende Yeniköy'lüyüm. Bilecik ilinin geçmişi, tarihi ve turistik yerleri, doğal güzellikleri ile ilgili bilgi, belge ve resimlere internet ortamında pek bulamıyoruz. Bu konu ile ilgili uzun zamandan beri süren belge ve resim toplama arayışım devam etmekte. En kısa zamanda bir site kurarak sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Bu konuda diğer Bilecik'lilerinde duyarlılığını bekliyorum. TEŞEKKÜRLER.......




Ekleyen : Osman Eker    25.02.2008
Yorum : Sevgili Mustafa, Ben babanla uzun yıllar arkadaşlık etmiş biri olarak yazını büyük bir zevkle okudum.Bilecik'le ilgili belge ve bilgilerin azlığıyla ilgili sana bir anımı anlatayım.Ben Yeniköy'lüyüm.Bizim köyün bakkalı rahmetli Selim amca Osmanlıca yazıp okuduğu için bakkal defteri dediğimiz veresiye defterlerini hep Osmanlıca yazardı.O defterdeki alacakları bittiği zamanda çöp tenekesine atardı.Bir gün köydeki çocuklardan biri çöp tenekesinden aldığı Selim amcanın veresiye defterinin sayfalarını yırtarak atmış sokağa.Rüzgar estiği zaman dağılıyor ortalığa.Yaşlılardan biri de rüzgarın önünden toplamaya çalışıyor onları.Toplayabildikleri dürüp bir samanlık duvarındaki kovuğa sokuyor kutsal bir şey sanarak.Arap alfabesiyle yazılan yazıları görünce öyle sanıyor gariban.Ben Yunan işgali sırasında yakılmayan köylerde bazı belgelere rastlanabileceğini umuyorum;ama,o belgelerin bir çoğunun yukarıda anlattığım anımda olduğu gibi belki bir dua sanılarak yerden yüksekte bulunsun diye ya bir duvar kovuğuna sokulduğunu,ya da bir tavan arasına konulduğunu sanıyorum.Ondan da yine bu memleketin insanına askerdeyken ailesine bir mektup bile yazacak kadar okuma yazma öğretmeyen sorumlular kimlerse onlar utansın diyorum.Sağlıcakla kal.Babana selamlar.




Ekleyen : hakan can    07.09.2007
Yorum : Atalarını utandırmayan, onurlandıran Mustafa'ya teşekkürler.





 
Gazzeye ağıt... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 116
Dünyanın En Kısa Hikayesi... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717475
 Bugün : 605
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656095
 Bugün : 8
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim