Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     822 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Neye Muhtacız?
Ali Erdal

  Sayı: 116 -

Bizim asıl ihtiyacımız ne petrole, ne dövize, ne şuna, ne buna… Yani bizim asıl ihtiyacımız, maddeye değil. 

Bizim ihtiyacımız, sorumluluk ahlâkının kazanılmasına ve bunun istisnasız bütün fertlere benimsetilmesine, kazandırılmasına, sevdirilmesine… Bu ahlâkın, her müessesenin temel prensibi yapılmasına… Daha doğrusu asıl ihtiyacımız, bunu mümkün kılacak imana...

Batılıların çevirdiği bir filmi hatırlıyorum… Bir çocuk köprüden düşüp ölüyor; ilk suçlu olarak, köprünün kenarına, gelen geçenin düşmemesi için korkuluk yapmayan ustayı mahkemeye getiriyorlar. O, “Ben köprüyü bana verilen plâna göre yaptım, plânda korkuluk yoktu” diyor. Plânı çizeni getiriyorlar. O da, “Bu işe ayrılan paraya göre böyle çizmek gerekti” mazeretine sığınıyor. Arkasından diğer sorumlular, başta vali olmak üzere resmî zevat, belediye başkanı, şu, bu derken bunların öğretmenlerine kadar uzanıyor. Ve ana – babaların sorumluluğu söz konusu oluyor… Bir de bakıyorsunuz, bütün şehir halkı hâkim huzuruna çıkarılmış. Niçin, korkuluksuz köprünün tehlikesine işaret etmediniz? Köprünün yapıldığından haberi olmayanlar, hattâ üzerinden hiç geçmemişler bile… Sorumluluk ahlâkının ehemmiyetini ifade etmeliydiniz...

Şimdi… Bir insanın değil, hayvanın bile düşüşünden kendisini mesul tutan ve “köprüden düşen topal keçinin hesabını benden sorarlar” diye taşıdığı sorumluluktan dolayı tir tir titreyen Kahraman’a (ra) gel de hayran olma!..

Her şeyin hesabı sorulur bir gün; amma er, amma geç… Karacaoğlan’ın dediği gibi İğneden ipliğe sorulur bir gün”...

Senesi dolmadan iskambil kâğıtları gibi devrilip savrulan apartmanları yapanlara hesap sorulmayacak mı? Kapanmayan çukurlara düşüp ölen çocuğun hesabı sorulmayacak mı? Şişirme işlerin, yamama yolların hesabı sorulmayacak mı? Bugün değilse yarın, sorumsuzların hesap vermeyeceklerini düşünebilir miyiz; gönlümüz buna razı olabilir mi?

“Kısas kıyamete kalmaz!” Sorumluluk ahlâkı olmayan cemiyetin “kıyameti” kopmuştur.

“Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz” ölçüsünü her kafaya, her kalbe, her müesseseye yerleştirmedikçe “kurtuluş” olamaz.

Susan dile, yazmayan kaleme, dünün muhasebesini ve yarının plânını yapmayan devletliye hesap sorulmasın; olacak şey mi? (Sakarya, 18.01.2011; Türk Kimliği Ağustos 2022)

6 Şubat 2023 Pazartesi gecesi, 11 ilimizde, öncekilerle kıyas edilemeyecek dehşette bir deprem yaşadık. Akabinde bir yandan yaralar sarılırken, bir yandan da her zaman olduğu gibi gittikçe artan bir ivmeyle zemin, malzeme ve yapım hataları gündeme yerleşti. Haliyle kolaycılık ve meseleyi kısa yoldan halletmiş görünme zaafı, yine akla hemen müteahhitleri getirdi ve birkaçının yakasına yapışıldı. “Hesaba çekildiler” diyemiyorum. Tecrübeyle sabit, bir zaman sonra eller gevşeyecek... Bir ironi ile taşı gediğine koymanın zamanı şimdi... “Vuslat, başka bahara kaldı”. Vuslat?.. Helâl süt emmişlerin inşa ettiği "güvenli" bir yapı içinde bir süre halk nefret ve öfkesinden korunmak...

Gerçi herkes bilir ama yine de birkaç gazete haberi ile bu “tecrübeyle sabit” gerçeği, tespit edelim:

04.01.1940, Son Posta:

“Felâketin büyümesine hileli inşaat sebep oldu.”

18.08.1999, Hürriyet:

“Katiller yine çürük inşaat ve vicdansız müteahhitler.”

26.01.2020, Cumhuriyet:

“Türkiye çok deprem yaşadı ama hiç birinden ders çıkarmadı. Kurtulan yurttaşın sözü her şeyi özetledi:

―Binamız çürüktü, belediye biliyordu.”

26.01.2020, Hürriyet:

“Fotoğraf anlatıyor: Yine deprem... Yine inşaatından malzeme çalınan binalar...”

22.12.2020, Sözcü:

“Fay hattı üstüne hastane ve konut....”

03.11.2021, Gazete Sigorta:

“Deprem ayıpları ortaya çıkarıyor”

Evet, deprem ayıpları ortaya çıkarmasına çıkarıyor ama biz mesulleri tam teşhis edemiyor ve müteahhitten yukarıya çıkamıyoruz. Onu da tam hesaba çektiğimizi kimse iddia edemez. Kişileri aşan şartlar olabileceğini düşünemiyoruz. En fazla birkaç şeyin lâfını ediyoruz. Bu sebeple “hesaba çekiliyor” yerine, “yakasına yapışılıyor” dedim. Varsa yoksa müteahhit... Günah keçisi... Yapışılmaya müstahak bir kaç “yakaya” bir miktar hapis... Sonra... Sonrasını deyim ne güzel ifade ediyor: “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.” Deyimdeki “bina”, yapı değil Arapça dilbiliminde başlangıç ve temel... O safha geçilmeden, Hacivat'ın tabiriyle "binaya çıkılmadan" devam edilemiyor. “Bina”yı öğrenemeyenler baştan başlıyor. Zamanla bu söz her konuda mesafe kat edememeyi, yerinde saymayı ifade eden deyim oluyor. Her depremden sonra aynı terane...

Müteahhidi yetiştirenlerin, ona yetki, imkân ve fırsat verenlerin... “Bağış” adı altında onlardan para koparıp hırsızlığa iten mevki sahibi hırsızların, iyi yapınca mükâfaat, kötü yapınca ceza vermesi gereken fert ve kurumların... Bu kurumları meydana getiren sistemin ve bu hale sessiz kalanların, sistemi düzeltmesi gerekenlerin hiç bir suçu yok. Bütün sorumluluk müteahhitte. Halbuki müteahhit, zurnanın son deliği bile değil. Haramı helâli düşünmeyen, hattâ hor görmeyi aydın olmak sayan, liyakatli insan yetiştirmeyen, yetiştiremeyen, “eğitim uzaktan mı olsun, yüz yüze mi olsun”dan başka tasası olmayan eğitim sisteminin hiç bir suçu yok.

Bu depremde depremzedelerin metanetini, yurt içinde ve dışında milletimizin yardımseverliğini, bir can kurtarmak için yapılan fedakârlıkları, yurt dışından gelip vazifeleri bitince ülkelerine dönen yardım ve kurtarma ekiplerini, oradaki Türkler’in çiçeklerle karşılamasını ve milletimize bağlılıklarını, pek çok şeyde olduğu gibi gözyaşları içinde gördük. Kısaca milletimizin destan yazdığını, hem de dünyanın her yerinde yazdığını gördük... Göçükten çıkarılan çocuğun, acıkmadım, bir abla beni doyurdu ve benimle oynadı diyen sözlerinden ve çocukların masum bakışlarından ibretlik dersler aldık. Madencilerin “domuz damını” gördük ve neler mümkünmüş meğer dedik. Kurtardığı çocuğu evlâdı gibi kucaklayıp tozlu yüzünü öpen, gözyaşları ve terleri çocuğunkilerle karışan fedakârlara hayran olduk. En kıymetli şeyini, oyuncaklarını gönderen çocuklar, nikâhını erteleyip yardıma koşan gençler, umre parasını veren ihtiyarlar... Yardım tırları, kilometrelerce uzayan konvoylar... Toprak altında hayatlarını kaybedenlerin bulunan cep telefonlarından, hâlâ ve her şeye rağmen yaşayan iman ve irfanı dinledik. Milletimizin teşkilâtlanma kabiliyetine, ―bildiğimiz ve güvendiğimiz halde― bir kere daha parmak ısırdık. İşini sağlam yapanların nurlu yüzleri ile haramîlerin, hainlerin ve ihmalcilerin menhus suratları arasındaki farkı gördük. Yıkılan binalarla, yıkılmayanları aynı karede seyrettik. Müslümanların ve soydaşlarımızın bağlılıklarını müşahede ettik. Bütün dünyanın milletimize bakışını ve alâkasını, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanların kem gözlerini ve niyetlerini farkettik. Değişik kesimlerin, ayrı zaman ve zeminlerde parça parça aldıkları dersleri hep birlikte, aynı anda aldık. Ve... Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz” imanına bağlanmakta bu dersler bir dönüm noktası olur ümidi doğdu içimizde.

Ve gördük ki... “Bizim ihtiyacımız, sorumluluk ahlâkının kazanılmasına ve bunun istisnasız bütün fertlere benimsetilmesine, kazandırılmasına, sevdirilmesine… Bu ahlâkın, her müessesenin temel prensibi yapılmasına… Daha doğrusu asıl ihtiyacımız, bunu mümkün kılacak imana” demekte, yerden göğe kadar haklıymışız.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kardelen’in 35. toplantıs... - Sayı 124
Yolculuk... - Sayı 124
Annelerin zaferi... - Sayı 124
Her şey apaçık... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15637676
 Bugün : 1418
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653200
 Bugün : 27
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim