Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     31 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Büyük depremin öncüleri
Ali Erdal

  Sayı: 125 -

“Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzere (temiz, günahsız, tevhîde meyilli) doğar. Daha sonra anne babası onu ya hristiyan, ya yahudî veya mecûsî yapar.” (HADİS) 

Bir memlekette öğrenciler paydostan sonra; zindandan kurtulan mahkûm sevinciyle çığlık çığlığa okuldan kaçıyorsa… Asil atın süvarisini sevmeyince huysuzluk etmesi gibi öğrenci de; okula, öğretmene, eğitim sistemine karşı bir mesaj veriyor…‘Okulu, bir an önce kurtulunması gereken bir yer olarak görüyorum!’ diyor. Farkında olunmuyor ki, sebebi araştırılıp giderilsin…

Bir memleketin okulunda öğrenci arasında çalışkanlar kınanıyor ve onlara “inek” deniyorsa… Bu; okula, öğretmene, eğitim sistemine karşı ‘senin öğretmek istediklerinden ancak geçerli not alacak kadarını bilmek yeter’ demektir. O bile gerekmez ama ne yaparsın geçerli notu almak lâzım… (10) üzerinden not verildiği dönemlerin meşhur öğrenci değerlendirmesi, “(4,5) neyine yetmiyor” değil midir? Geçer not (5) olduğu halde, (5) neyine yetmiyor denmiyor. “(4,5) aldım mı, daha ne isterim?”… Bunu basit bir talebe psikolojisi zannetmek ne büyük gaflet… Öyle bile olsa, sebebi araştırılıp, tedbirini almak gerekmez mi? Şu da bizi düşündürmelidir… “Birinci” olmanın mükâfaatını gören var mı hayatta?..

Öğrenci; ailesine ve öğretmenlerine karşı hiç fütur getirmeden “en iyi ders, boş derstir” diyorsa… Ve boş ders olunca –bol bayramlı bu memlekette– bayram sevincinin en âlâsını çılgınlar gibi yaşıyorsa… Yine sebep aynıdır. Bunu gençler haylaz oluyor işte, diye geçiştirmek, işin kolayına kaçmaktır. Öyle bile olsa, haylaz olmaları da bir mesajdır… Anlayana…

“Kopya çekmek suç değil, yakalanmak suçtur!” diyorsa öğrenci… Şu sözdeki dehşete bakın… Patlamaya hazır bir bomba… Yakalanmadığı kopyaları, vatan kurtaran aslan edasıyla arkadaşlarına, ailesine, akrabalarına hattâ öğretmenlerine anlatıyorsa… Bu açık sözlülük (!), ahlâkî bir yaranın ifşacısı değil midir? Kırk yıl cetvel gibi dümdüz odunlar taşıdıktan sonra dergâha; nihayet, dağda hiç mi eğri odun yok, diye sorulunca, “Bu kapıdan içeri, odunun bile eğrisi giremez!” diyen şairi yetiştiren milletin çocukları söylüyor o sözü… Şu sözdeki dehşete bakın, demekte haklı değil miyim? Sizin kazandırmak istediklerinizi, bileğimin hakkıyla almaya değer görmüyorum deniyor, açıkça... Sizin hakka, adalete inanan onurlu insanlar yetiştiremediğinizin ispatı... Sorsanız öğrenciye, güvenmiyorum bu sisteme diye söyler mi; söylemez mi bir düşünün.

Bir memlekette, Batı’dan alınmış aksesuvar bir bez parçası, öğrencinin boynuna zorla; medeniyet, bilgi, disiplin için ve bunların alâmeti olarak taktırılıyorsa, onu taktırınca disiplin başta olmak üzere her şeyin hallolduğu sanılıyorsa… Öğrenci bu haksız, yersiz ve ahmakça zorlamaya, dayatmaya tepki olarak o aksesuvarı mutlaka çarpıtarak kullanıyorsa… Bu da mı, dayatmanıza bir tepki değildir? Bu da mı güvensizlik değildir? Bu da mı, gençlik yaramazlığı olarak izah edilecektir? İnsan; düşünceden bu kadar mahrum olmaya mı, insanları zorla bir kalıba sokmaya mı, öğrencinin haklı tepkisinin anlaşılmayışına mı üzülmeli bilemiyor…

Okullarda bol bol verilen takdir ve teşekkür belgelerinin hayatta hiçbir değeri ve faydası yoksa… Öğrenci, ailesine belki bir defa gösterecek, ondan sonra o belgeler bir daha bulunmamak üzere kayıplara karışacaktır. Bir işe yaramıyor ki o süslü “kâğıt parçasını”, muhafaza etme ihtiyacı duysun. Çöpe bile atmıyor… Ailesi ve okulu da bunu biliyor.

Öğrenci dehası, cins bir at gibi tepki gösteriyor. Arızaların, yanlışların, saçmalıkların sinyalini veriyor. Ağrının, vücuttaki hastalıkları haber verdiği gibi... Büyük depremin küçük öncüleri… Ama ne yazık ki, kimse hiçbir şeyin farkında değil. “Bizim zamanımızda…” diye başlayan “Şimdiki gençleeer…” diye devam eden sızlanmalarla her şey açıklanmış oluyor.

“Hocanın vurduğu yerde gül biter” sözü, yüzyılların birikimi itimattan doğmuştu. Eğitim sistemine güvensizlik; hem o güzelim sözü dayak atmaya cevaz sanarak hor gördü, hem “kimse benim çocuğuma bir fiske bile vuramaz!” anlayışını −daha doğrusu anlayışsızlığını− doğurdu. “Sen benim çocuğumu kimsesiz mi sandın?”… Bu sözün altında öğretmeni, okulu ve eğitim sistemini zalim olarak nitelemek yok mudur?

“Nasıl insan yetiştirmek gerektiği” üzerinde ittifak edilmediği halde, partilerin tartışmalarının temelinde bu olduğu halde; asıl müzakerelerin ve tartışmanın bu konuda yapılması gerektiği halde; önce bunun konuşulması gerektiği halde… Sanki bu hususta ittifaka varılmış da sıra bunun nasıl yapılacağının konuşulmasına gelmiş gibi, eğitimin “kesintili, kesintisiz” olması tartışılıyor. Eğitimin esası üzerinde değil de, yılı üzerinde Meclis’te meydan savaşları yapılıyor… Sen nasıl insan yetiştireceğini bilmedikten sonra eğitim, kesintili olsa ne olur, kasıntı olsa ne olur…

Ve bu hal, yıllardır böyle devam ediyor. Tanzimat’tan beri böyle… “Kesintisiz” devam ediyor…

Ama böyle gidemez… Bir ışık göremesem de eğitim başta olmak üzere bütün meseleleri kökten ele almak idrakine bir gün, bir büyük deprem, bir büyük sosyal patlama olmadan, yükseleceğimizi ümit ediyorum. (27.03.2012)

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yolculuk... - Sayı 125
Büyük depremin öncüleri... - Sayı 125
Kardelen’in 35. toplantıs... - Sayı 124
Yolculuk... - Sayı 124
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
Satuk Buğra Han efsanesi
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15821393
 Bugün : 4241
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 664822
 Bugün : 48
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 179
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim