Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4294 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Necip Fazyl’yn poetikasy-Mehmet Niyazi

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2005

(Zaman; 06.06.2005)

Doğumunun yüzüncü yılını bugünlerde kutladığımız rahmetli Necip Fazıl’ı ancak Baudelaire, Rimbaud, Hölderlin, Kleist’la mukayese edersek dünya şiirinde yerine oturtabiliriz. Hemen belirtmek gerekir ki bu büyük sanatkarların birbirlerini çağrıştırmaları sadece şiir dehaları itibarıyladır; yoksa hayatı değerlendirmeleri bakımından aralarında dünyalar kadar fark var.
Mesela şiirlere çok konu olan şehvet objesini ele alırsak, telakki farklarını net bir şekilde görürüz. Baudelaire’de karşı cins aşkı hemen hemen her şeydir; tutkuların karşılık bularak dindirileceğine inanır; doyuma ulaşıldı mı da “Bu muydu?” denilerek pişmanlık duyulur. Pişmanlık da tutkunun yeniden alevlenmesine kadar sürer. Necip Fazıl’da ise bu gibi tutkular insanı dünyaya bağlayan prangalardır. Bunlardan kurtulmakla kişi yüceleşir; gerçeğe ermenin biricik yolu buradan geçer. Birisi tatminin, yani hüsranın; diğeri ise kurtulmanın, yani yücelmenin peşindedir. Dünya görüşleri taban tabana zıt bulunan bu iki dahiyi nasıl aynı görebiliriz? Bir de Necip Fazıl’ın değerini düşürmek gayretiyle Baudelaire’i taklit ettiği kulaktan kulağa fısıldanmaktadır. Her sanatkar kendinden öncekilerden faydalanır; kimilerini de beğenir. Necip Fazıl da hiç çekinmeden Baudelaire’i beğendiğini yazıyor. Fakat aralarındaki telakki ayrılığından dolayı Baudelaire’i taklit etmesine imkan yoktur. Sonra Necip Fazıl şiir kabiliyetine alabildiğine güvenen bir sanatkardır; böyle kendisine güvenen bir insanın başkasını taklit etmesini düşünmek abesle iştigaldir.
Mayaları şiirle karılmış bu dört dahiden Necip Fazıl’ın hayatı bambaşka bir seyir takip etti. Çılgınca bir hayat süren Baudelaire henüz yirmi dört yaşındayken vesayet altına alındı. Olağanüstü yetenekli, aynı zamanda asi bir çocuk olan Rimbaud on dokuz yaşında şiiri bıraktı; başıboş bir hayat sürmeye başladı. Adeta dünyaya sığmaz hale geldi; Afrika’da, Yemen’de, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde dolaştı. Zengin olmak hayallerinin peşinde koşarken sarkom hastalığına yakalandı ve öldü. Hölderlin daha genç yaşta akli dengesini kaybetti. Tübingen’deki marangoz Zimmer’in yanına yerleştirildi. Ölünceye kadar orada ruhi sıkıntılar içinde yaşadı. Kleist ise genç yaşta Ren nehrinin kenarında intihar etti; Henritte Vogel adında genç bir hanımı da peşinden sürükledi. Bu dört büyük muzdaripten farklı olarak Necip Fazıl o yılanlı kuyudan “Kurtarıcım” dediği merhum Abdülhakim Arvasi’nin delaletiyle sarıldığı iman urganıyla çıktı. Başını koyduğu gayeye layık bir hayat sürdü; bazen kalabalıkları aydınlatırken coştu, bazen zindanlarda azap çekerken idealine bir adım daha yaklaşmakla kendisini teselli etti. Süngülerin arasında giderken de davasına yakışan bir vakarla başını dik tutup çevresine moral verdi. Ardında bıraktığı yetmiş dokuz yıllık hayatı nice inanmış yiğitlerin gıpta edeceği kadar şanlı ve dolu oldu.
Kendi hayatında önemini idrak ettiği iman, kanaatince fert için olduğu kadar, cemiyet için de lüzumludur. Poetikasını bu anlayışla ördü: “Ben şiiri her türlü hasis gayenin üstünde doğrudan doğruya kendi zat gayesine -sanat için sanat- fakat kendi zat gayesinin sırrıyla da Allah’a ve Allah davasını topluma -cemiyet için sanat- bağlı kabul etmişim.” Şiirin gayesini de mutlak hakikatı aramak olarak ifade ediyor. Kendisini vasıflandırırken “Beni de Allah ve Peygamber divanesi olarak hatırlayın.” diyen bir sanatkârın poetikasını bir başka konuda düşünmek mümkün mü? Bunun için de takip edilmesi gereken usulü şöyle izah ediyor: “Mutlak hakikati aramaya doğru müşahhas tezahür gergefinde tecrit ve terkiplerin en girift ve muhteşemlerini örgüleştirerek kah onları bütün düğümlerinden çözerek ve kah yepyeni düğümlere bağlayarak, idraki tek an içinde eşya ve hadiselerin maverasına sıçratabilmektir.”

POETİKA’dan
(Çile’den)
Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir. Eşya ve hadiselerin, bütün mantık yasaklarına rağmen en mahrem, en mahcup, en nazik ve en hassas nahiyesini tutarak ve nisbetlerini bularak mutlak hakikati arama işi...
Nebatlaşmaya doğru giden cemad, hayvanlaşmaya doğru giden nebat, insanoğluna giden hayvan, en sonra da kendisini aşmaya doğru giden insanın, hulâsa bütün âlemin;akan su, uçan kuş ve düşünen insanla beraber, bilerek veya bilmeyerek cezbesine sürüklendiği mutlak hakikati aramak yolunda, çocukça, cambazca ve kahramanca bir usul... Sırdaşlık ve lâubalilikte en verimli ve en pervasız, kaba fayda ve kuru akılda da en boynu bükük ve en korkak cehd ve onun usûlü...
Şiir, mutlak hakikati aramakta, fevkalâde sarp ve dolambaçlı, fakat kestirme ve imtiyazlı keçi yoludur. Oradan kalabalıklar değil, gözcüler, işaret memurları ve kılavuzlar geçer. Şiir söyleyen, onu gerçek söyleyen, kılavuzdur...
Mutlak hakikat Allah’tır.
Ve şiirin, ister O’na inanan ve inanmayan elinde, ister bilerek ve ister bilmeyerek, O’nu aramaktan başka vazifesi yoktur.
Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen :     17.03.2008
Yorum :




Ekleyen : c?neyt aksoy    
Yorum : müthiş bir yazı.şiirin amacını göremeyenlere klavuz olacak adeta. şiiri bu derece güzel ifade eden cümleler...özellikle yazının son kısımları.özellikle necip fazılın dilinden söylenilenler...bu adamı her zaman sevdim.necip fazıl gibi hadileri bütün derinliğiyle, ulviliğiyle ve de çetinler çetini fikir çilesiyle ifade eden bir başka şair yok...türk edebiyatının en korkusuz, sözünü esirgemeyen, gerçek ile yüzleşmekten korkmayan, dünya içinde her iki dünyayı yaşamış, nihayetinde nerden geldiğini ve nereye gideceğini bilen,işiten, hisseden, gören şairi...insan şiir yazarken gölgesinden olurmuş.tıpkı peygamber gibi Hz.muhammed (sav) efendimiz gibi. allahın selamı üzerine olsun





 
(YKTYBAS) GAZY OSMAN PA?A... - Sayı 60
Ystanbulun Fethinde manev... - Sayı 52
Necip Fazyl’yn poetikasy-... - Sayı 44
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16388243
 Bugün : 763
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 704175
 Bugün : 13
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 316
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim