Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1133 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Hayatı tefekkür
Kadir Bayrak

  Sayı: 109 -

Hz. Ali’nin (kv), sadece Fâtiha sûresinin tefsiri için kırk deve yükü (bazı kaynaklarda yetmiş) kitap yazabileceğini buyurduğu söylenir. İslâm ansiklopedisinin internetten de ulaşabilen maddesinde bir deve yükünün 179,6 ile 256,5 kilogram arasında olduğu kayıtlı. Bu, dehşetli bir rakam; sadece maddesinin ağırlığı kırk veya yetmiş çarpı (ortalama) 200 kilo gelecek kitaplardan kurulu bir kütüphane hayal edin… Fâtiha kütüphanesi… 

Evet, haklısınız, O, Hz. Ali’dir… Hadisle sabit, “ilim beldesinin kapısıdır”. İlk iman edenlerden ve çocuk yaşta iman eden ilklerin ilklerindendir, Allah’ın arslanıdır, Âlemlerin Fahri’nin (sav) en sevgili evlâdının kocasıdır, Hz. Fatıma (ra) ile kıyamete kadar devam edecek Nur Nesli’nin kaynağıdır, ehl-i beyttendir. Bütün üstün vasıflar O’nun (kv) değerini anlatmakta kifayetsiz kalır. 

Ama bu tespitten şöyle bir netice çıkmaz; yedi âyetten müteşekkil bir sûre için koca bir kütüphane dolusu ilim ve tefekkür ortaya koyan Hz. Ali’yi sevenlerin artık bu hususlarda tefekkür etmesine gerek yoktur… “Allahım! Bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!” diye dua eden Peygamber’in (sav) ümmeti tefekkürden geri duramaz, durmamalıdır... İlme ve tefekküre dair onca âyet, hadis, sahabe uygulaması ortadayken bunun aksini düşünmek bile eşyanın hakikatine terstir ve maalesef bugünkü dünya, özellikle bugünkü İslâm âlemi ters tarafından bu hakikatin ispatıdır, delilidir. 

Kardelen, “Salgın hastalığın gözler önüne serdiği dünya buhranı... Korona virüsü etrafında fert ve cemiyet tefekkürü...” cümleleriyle 109. Sayısının konusunu ilân edince, bu hususları düşünmeden edemedim. 

Salgın hastalık sebebiyle etrafımda, yakın çevremde şöyle bir kanaat hâsıl oldu; salgın hastalık vesilesiyle ölümü daha fazla düşünür olduk... Doğrudur, buna ölüm tefekkürü değil de ölüm korkusu dense belki daha doğru olur ama bu haliyle de evet, ölüm tefekkürümüzde nicelik ve nitelik yönünden bir artış oldu. “Kalpleri yumuşatan ölümü çokça hatırlayınız!” Peygamber (sav) ölçüsü gereği bunu hastalığın olmadığı zamanlarda da zaten yapmalıydık, bugün sıkça aldığımız cenaze haberleri bizi buna mecbur etti. 

Her halimize sonsuz hamd ve şükür… Benim de en yakınlarım hastalığı ağır atlattı, hattâ hanımım devletin verdiği bütün ilâçlara rağmen iyileşemedi ve tavsiye edilen bütün alternatif tedavi yöntemlerine cevap vermedi, veremedi... Öngörülen sürede şifa bulamayınca, elimle bindirdiğim ambulansla hastaneye giderken aklımdan geçenler kolay anlatılır cinsten değil... Zor bir süreçti, çekilen çileleri Allah hayra tebdil etsin, affımıza vesile kılsın... Bu hastalık sebebiyle ölenlere ve bütün Müslümanlara rahmet etsin... 

Bugün şunu anlıyorum ki biz, modern zamanların her yönüyle eksik Müslümanları, ne ölümü ne de hayatı hakkıyla tefekkür etmişiz, edebilmişiz. Allah Resulünün “Vehn” hadisinde buyurduğu, denizin üstündeki köpük, akan suyun üzerindeki çer çöp gibiyiz. Biz mi kâinata adaleti, sulhu getireceğiz, bu halimizle mi haksızlıklara dur diyeceğiz… Sahip olduğumuz hangi güç, hangi strateji, hangi ilim yolumuzu açacak. Hayatı tefekkür etmemişiz ki ölüm tefekkürümüzden bir fayda umalım. 

Oysaki yeni bir dünya doğuyor, küfür, bütün şubeleriyle yeni bir hayat inşa etme derdinde. Başta korona virüs ve gelecekte çıkartılacak yeni salgınlarla, aşılarla, genetiği oynanan gıdalarla, para tezgâhı tedavi yöntemleriyle mevcudunu azaltmayı planladığı insanları ve insanlığı kendine köle yapmayı planlıyor. Devletlerle, milletler arası teşkilatlarla, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan bir el var. Bu elin önündeki tek engel ise, İslâm. 

Bize şer gözüken olaylarda, Allah, bizim için hayır murad etmiş olabilir. Doğan yenidünyada, bizim için “Anadolu steplerini sulama vazifesi” öngörenleri hayal kırıklığına uğratabiliriz, uğratmalıyız. Bu nasıl olur, bilemem. Ama ölüm tefekkürüyle kıymetlenmiş bir hayat tefekkürünün başlangıç noktası olacağını söyleyebilirim. Görelim Mevlâm neyler…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Anneme...... - Sayı 124
Nerelisin... - Sayı 123
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15638579
 Bugün : 2321
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653223
 Bugün : 50
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim